1

Kesin Dönüş...

Posted by Adige P$a$e on 02:46
Merhaba sevgili arkadaşlar, bloğuma uzunca bir süredir yazı eklemememin nedeni Türkiye'ye dönüş yapmış olmamdır... hergün Londra ile alakalı bir kaç mail alıyorum sizlerden ve elimden geldiğince cevaplamaya çalışıyorum ve her cevabıma da artık Londra'da olmadığımı ekliyorum, böyle tek tek söylemek yerine siteden duyurmak istedim, güncel fiyatlar hakkında doğru yorum yapamam artık ama tabi ki Londra'ya dair diğer tüm konularda söyleyecek bir kaç sözüm olabilir... Sadece bunu paylaşmak istedim...
Sevgiler...
19 Mayıs 2011

0

İNGİLTERE'DE Kİ MOBİL HATLAR


Vodofone, T-Mobile, Three, O2, Lyca Mobile vs. İrili ufaklı sayabileceğim bir sürü Mobil hat... Peki benim tavsiyem hangisi olacak derseniz :) Kesinlikle "LYCA MOBILE".

Ülke içi ve uluslararası aramalarda fiyatı en uygunu lyca :) Londra'dan Türkiye'yi dakikası 4 p'den arıyorum (2009-Haziran)... Bu hatlar tabiki cep telefonu için... Bunların çoğunu tekel bayi gibi yerlerde, büfelerde yada kendi bayilerinde bulabilirsiniz. 2-5 pound arası fiyata hattı alıyorsunuz, ondan sonra en az 5 poundluk top-up kartı ya da numarası alıyorsunuz oldu bitti :) Tabi krediniz bittikçe yüklüyorsunuz :)

Bir diğer ucuz yollu seçenek ise sabit telefondan arayabileceğiniz kartlar... Şimdi bu kartların detayını vereyim sonra 3000 dakikam vardı nereye gitti demeyin :)

Bu kartlar çoook uzun konuşmayı sevenler için. Kartı 5 pounda alıyorsunuz. 5 pounda karşılığında kart size uluslararası konuşma için eğer sabit hat aramışsanız 3000-4000 dakika veriyor, eğer mobil hat ararsanızda 200-300 dakika veriyor yani hakikaten çooook ucuz :) Burdaki püf noktası; çok konuşmanızda gizli :) Diyelim aramanızı yaptınız 1-2 saat konuşun kapatmayın :) Çünkü her aramanızda 5 poundunuz düştüğü için o güzelim dakikaları kullanamdan 5 poundunuz bitiyor...

Bu kartı alıp arkasını kazıdığınız zaman bir kaç tane numara çıkıyor karşınıza... uluslararası için ayrı, İngiltere için ayrı numaralar var. Önce Uluslararası olan numarayı çeviriyorsunuz karşınıza bi bant kaydı çıkıyor, şu kadar krediniz ve bu kadar dakikanız var diye sonrada aramak istediğiniz numarayı çeviriyorsunuz... Numaranızın başına 0090 ekleyip arıyorsunuz... Yani 00 90 212 123 45 67 ya da 00 90 532 123 45 67 gibi...

Diyelimki aile yanında kalıyorsunuz ve ailenin de evde sabit hattı var. Kullanmak için aileden izin aldıktan sonra bu kartla evden gönül rahatlığıyla Tr'yi arayabilirsiniz Kesinlikle ama kesinlike ev sahibinize bi fatura gelmiyor... Eğer böyle bi imkanınız yoksa doğru ankesörlü telefon kulübesine hani o meşhur kırmızı kulübeler varya işte onlara... Ama bunların dezavantajı pek tabiki parayla çalışmaları... Yani 15-20 dakika konuşuyorsunuz ama 40 p atmanız gerekiyor... eee bide kartın içinde yüklü olan 5 poundunuz gittiği için kısa zamanda kartınız bitiyor...

Karışık anlattım sanırım şimdide bi çırpıda anlatmayı deniyeyim sanırım bu sefer olacak :) Herhangi bi sabit hat telefonu elimize alıyoruz, kartımızın arkasında kazıdığımız uluslararası aramalar için olan numarayı çeviriyoruz, bantta konuşan teyzeyi dinliyoruz :) o bize kartımızda kaç pound olduğunu, kaç dakika konuşma hakkımız olduğunu söyledikten sonra aramk istediğiniz numarayı çevirin diyor, biz de Tr hattının başına 0090 koyarak numaramızı çeviriyoruz ve ailemizle, eşimizle, dostumuzla, sevdiklerimizle saatlerce konuşuyoruz :)
Her arama, kartınızın kredisinden yediği için konuşmanızı ne kadar uzun tutarsanız o kadar karlı oluyorsunuz yani :)

İlk buraya geldiğimde ben bu kartı çok kullanmıştım :) ama tabi ben max. 30 dakika konuşmaya dayanabildiğim için :) benim kartımın kredisi içindeki dakikaları kullanamadan bitiyordu :) Sadece bir seferinde aile eşrafımı toplu halde yakaladımda onda 100 dakika konuşmuştum :) Sonra bu Lyca'yı keşfedince, kulübelerde vakit geçirme dönemleri kapandı... Bu arada o 100 dakikalık konuşmamı kulübeden değil sabit telefon hattı bulmuştum ordan aradım da konuştum :) yoksa bi kulübeye para at hattan düşme diye bi yandan da onca dakika ayakta dikil lafla olmazdı :)

İşin özü Londra'dan İstanbul'u aramak hiç de PAHALI DEĞİL :) Bunu düşünüpte kendinize dert etmeyin yani:)

Sevgi ve sağlıcakla kalın... :)


0

SUMMER CULTURE FAIR :)


Herkese merhaba, bugün yazmak istediğim konu benim en huylandığım, sinirlendiğim hatta hızımı alamayıp karşımdakini aşşaladığım bir mevzu; "Çevreyi kirletmek"

Geçtiğimiz hafta boyunca devam eden ve dün (21 Haziran 2009) son bulan "Turkish Summer Culture Fair" organizasyonuna arkadaşlarla toplanıp gidelim dedik! Keşke demeseymişiz! O güzelim parkı bizim insanımızın ne hale çevirdiğini görseydiniz Türklüğünüzden utanırdınız aynı bizim gibi :(

Ayıptır söylemesi kebaplarımızı aldıktan sonra hemen festival alanı dışına çıkıp yemeklerimizi yedik, kendi aramızda da ingilizce konuştuk çünkü neden?

Çünkü, Festivalin yapıldığı yer koskocaman bir park; yemyeşil, tertemiz aynı diğer klasik İngiliz parkları gibi ve bu festival için bi alan ayrılmış etrafı da çevrilmiş girişi-çıkışı olan bi yer haline getirilmiş.
Festival alanının içi ve yakın çevresi hep Türk dolu malum dün pazardı, pazar günü kalabalığı ee son gün olması nedeniylede bayaa bi Türk kafilesi vardı.

Bizim Türklerin dışında pek tabiki normal sporunu yapan, ailesiyle arkadaşlarıyla oturan, güneşlenen, top oynayan vs. bir yığında yabancı insan vardı.

Bir dönüp etrafımıza baktık, sonuç "rezalet". Festival alanı ve çevresi çöpten geçilmiyor :( parkın diğer kısımlarına bakıyoruz, park bildiğimiz park her zamanki gibi temiz :)

O kadar utandıkki tüm arkadaşlar :( Diyecek söz bulamıyorum :( Çevrenin kirletilmesi konusunda çok hassas olduğum için hele bir de böyle herkese açık bir festivalde kendi milletinin insanlarının bu hallerini görünce insan ister istemez 2 kere üzülüp sinirleniyor.

Bu insanlar bir de Londra'da yaşayan Türkler yani bizim temsilcilerimiz, Türk imajının sahibi insanlar... Bu manzarayı gören bir çok yabancı uyruklu insan o yere çöp atan teyzeyle beni aynı kefeye koyacak :( Çok kötü çok...

Bir iki foto çektim hatta çevrenin pisliğinide çekip yayınlayayım ibret olsun diye düşündüm ama sonra utancımdan çantama attım makinemi, karnımızı doyurduktan sonra olay mahalinden hızla uzaklaştık :(

Muhakkak fotolarda dikkatinizi çekecek, insanların çoğunun başı kapalı yani hem Türkler hem de Müslüman :( ama Temizliğin, bu müslüman kardeşlerime imandan gelmediğini açık ve net gördük :( Genellemelerden hoşlanmadığım için ben de herkesi aynı kefeye koymam ama Türk imajı bir miktar yerlerdeydi dün :(

Biraz öfkem vardı dünden kalan, onu bi şekilde bir yere aktarmam gerekiyordu:) Suya anlattım geçmedi sıkıntım :( Sizlerle paylaştım :)

İçinizi baydıysam üzgünüm... Umarım gelecek organizasyonlarda daha güzel haberler veririm :)

Sağlıcakla kalın...




0

İNGİLTERE'NİN POPÜLER WEB SİTESİ


Herkese merhaba, bugün İngiltere'nin bana göre eli ayağı olan süper faydalı bi sitesini size tanıtmak istedim :)

www.gumtree.com


Ev, iş, oda, ikinci el eşya aklınıza ne gelirse bi dünya ilanın olduğu gayet faydalı bir site. İsterseniz siz de üye olup kendi ilanınızı veriyorsunuz. Buraya gelmeden önce bi check ederseniz inanın faydasını görürsünüz... Hatta Türkçe ilanlara bakının belki kalacak ucuz oda bile bulabilirsiniz kendinize.

Bu sitenin bir sürü faaliyeti var ki bunlardan biride dil'inizi değiş tokuş yapmak :) Bizim dil pek popüler olmadığından bize faydası yok aslında ama yine de arada Türkçe öğrenmek isteyen Araplar çıkıyor :) Siz Türkçe öğretiyorsunuz karşılığında da Arapça öğreniyorsunuz :)

İtalyan bi arkadaşım burdan bi İngiliz arkadaş buldu kendine , Biri diğerine İtalyanca öğretiyor diğeri, birine İngilizce :) Haftada 1 gün buluşuyorlar arada msn'de de görüşüyorlar... Arkadaşımın İngilizcesi gözle görülür şekilde gelişti :)

Güzel bir aktivite diye anlatmak istedim :) Değişik yani...

Buraya gelmeden önce bi göz atın derim ben :) Zaten geldikten sonra google gibi bişey olucak sizin için :) Bakmadan geçemeyeceksiniz...

Görüşmek üzere, sağlıcakla kalın...

0

LONDRA 'DA ADRES BULMA


Başlık biraz komiğinize gitmiş olabilir ama burda durumlar biraz farklı olduğundan açıklama gereksinimi duydum :)

Burdaki adresler gayet kısa bizim memleketteki gibi mahalle, cadde, bulvar sokak vs detayları yok, hatta sadece posta kodunuzu söylediğinizde hop diye adresiniz çıkıveriyor karşınıza, durumu daha da basite indirgemem gerekirse herhangi birine adres sorduğunuzda hemen size posta kodu nedir diye sorarlar :) Şimdi bunu anlatıyorum ki siz de buraya geldiğinizde diyelim ki bir adres arıyorsunuz, ne bileyim bi okul olur, bi gezecek görecek yer olur, bi müze olur, olurda olur :) Yapmanız gereken tek şey "google map"i açıp gideceğiniz yerin posta kodunu yazmak yanına bir de London yazdınız mı hop diye bulursunuz yolunuzu :)

"From here-To here" sayesinde bulunduğunuz yerden gitmek istediğiniz yere direction nınız hemen önünüze geliyor sizde böylelikle kimselere muhtaç olmadan yolunuzu buluyorsunuz :)
Burda yol sormak adeti pek yok sorsanızda dediğim gibi posta kodunuzu sorup ya tarif ederler yolu ne kadar biliyorlarsa ya da zaten bilmedikleri için sorry der geçerler :(

Bu posta kodu ile "Transport for London" da yine kimselere gerek duymadan kendi rotanızı çizebilirsiniz. Şöyle ki; Siteyi açınca göreceksiniz ki "Journey Planner" diye bir yer var. sağda. Üste kendi posta kodunuzu, alta gitmek istediğiniz yerin örneğin British Museum un posta kodunu giriyorsunuz, Planner size bir çok seçenek sunuyor, otobüs, metro, tren vb. siz size en uygun olanı seçip yolunuza çıkabiliyorsunuz.

Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır ya, işte böylelikle öğrenmiş oldunuz. Şimdi Londra'ya gelip yerleştiğinizde kendi gezi planınızı kendiniz çıkartabilirsiniz :) Bir de sakın kendinizi kötü filan hissetmeyin, "Yaa ben bi yeri bilmiyorum" diye. Çünkü buranın yerlisi halis mulis İngilizlerin bile arabalarında navigasyon aleti var, giriyorlar posta kodunu alet yönlendiriyor sağa dön sola dön, 200 metre git vs. gibi. Yani aktif google map ve tfl (Transport for London) kullanıcısı oluyorsunuz :)

Hepinize iyi gezmeler...

Sağlıcakla kalın... :)

1

Turkish Picnic Day in LONDON

14 Haziran Pazar günü, yani dün :) Londra St. James Park'ta "Turkish Picnic" vardı :) Tabiki biz de katıldık :) Aslında geçen hafta düzenlenecekti ama sağolsun Londra havası yağmuru izin vermediği için düne ertelendi iyiki ertelendi çünkü dün harika bir hava vardı Londra'da.

Londra'nın en ünlü Türk Restoranları sponsor olmuştu pek tabi bedava yemekte dağıttılar, çok enfesti tadları :) Bir sürü Türk aile, arkadaş grupları, genci yaşlısı çoluk çocuk çok güzel bir piknik oldu... İnsanlar evlerinden yiyecek içeceklerini filan da getirmişlerdi... Bir tek mangal eksikti! O da YASAK diye :) Halka açık yerde öyle dumanını tüttüre tüttüre cız-bız yapamıyorsunuz :(Çok yazık dimi :( Ama kural böyle :)

Gençler kendi aralarında bi fasıl döktürdü ki... Ne fasıl... Ben de bayılırım zaten... Zevklendimde zevklendim :) Bi iki yarışma da düzenlendi... Çuval yarışı, yumurta taşıma yarışı gibi :) Keyifliydi işte...

Benim burdaki ilk yılım olduğu için doğal olarak ilk defa katılıyorum fakat bu organizasyon geleneksel hale getirilmiş :) Bu düzenlenen 5.ymiş :)

Emeği geçen herkesin eline, yüreğine, bileğine, gönlüne sağlık... Çok güzeldi...

Pikniğin yapıldığı yer çok merkezi ve turistik bi park. Bi başında Buckingham sarayı bi ucunda Big Ben filan var düşünün yani :) eee St. James parka inmişken ve tabiki havanın güzelliğinden de istifade ederek bir iki foto çektim... Umarım beğenirsiniz... Slaytta gördüğünüz fotoların tamamı dün çekildi yani :) Daha dumanı üstünde... :)

Sağlıcakla kalın...


2

İNGİLTERE'DE ÇALIŞMA ŞARTLARI


-LONDRA'DA ÇALISMA OLANAKLARI-

Ingiltere ile alakali profesyonel-amatör bir çok sitede karsilastigim ortak bir yanlisi dile getirmek için bu yaziyi yaziyorum.

Ingiltere denince ilk akla gelen sehir elbetteki Londra.
Is imkani bakimindan en çok seçenegin bulundugu bir metropoldur Londra, fakat her yer is dolu, siz bi iki bin poundla buraya gelin sonra zaten is bulursunuz KESINLIKLE DEMIYORUM...

Ben geçen yil yazin gelmistim buraya ki daha henüz dünyada kriz söylentisi boy göstermemisti ve gerçektende ise girmek simdiye göre daha kolaydi. Bunca imkanin içinde bile ben tam 4 ay is bulamamistim :(

Tam 4 ay bir fiil cepten yedim :) Zaten bularin bilinciyle epeyce bi parayla gelmistim iyi ki gelmisim, yoksa burda is bulur çalisir kendimi geçindiririm laflarina kansaymisim halim nice olurmus :)

4 ayda da yeme, içme, oda kirasi, diger masraflar filan hesapli oldugum halde 8000 TL harcadim :(

Ingiltere ile alakali siteleri gezinirken gördügüm ortak yanlis da su ki; Ingiltere'nin firsatlar ülkesi olarak tanitiliyor olmasiydi. Pek tabi ki akliniza gelen her seyi burda gerçeklestirebilirsiniz sinirlarin zorlandigi bi ülke ona lafim yok ancak is bulma konusu o kadar kolay DEGIL...

Ingiliz hükümeti bu konuda çok hassas ve çok siki denetimleri var. Simdi biraz yasal ve yasa disi nasil çalisirsiniz ondan bahsedeyim :) Aklinizda soru isareti kalmasin...

Diyelim ki en az 6 aylik ögrenci vizesi ile geldiniz Londra'ya :) Daha azi için çalisma izniniz YOK!!!

Yasal olarak çalisma alanlari;

Part-time isçi alan her yerde çalisabilirsiniz. Magazalarda, cafelerde, fast-food restoranlarda, ofislerde vb. her yerde çalisabilirsiniz :) Yeterki isverenin istedigi nitelikleri tasiyor olun.

Ise alindiktan sonra ya isveren sizin adiniza basvuruyor ya da sizden bizzat istiyor ki bu istedigi nedir diyeceksiniz :) "National insurance number" Binevi, bizdeki sigorta numarasi gibi bir numara. Eger yasal olarak çalismak istiyorsaniz bu numaraya kesinlikle sahip olmak zorundasiniz!!!

Bu numarayi da alabilmeniz için "national insurance number" merkezine telefon açiyorsunuz ve randevu aliyorsunuz sonra pasaportunuz, kaldiginiz yerden aldiginiz kagit ve ise kabul edildiginize dair isyerinden alacaginiz mektup ile basvuruyorsunuz. Zaten isyeriniz sizi bu konuda yönlendirecektir. Çünkü MECBURLAR :)

Bu numara size yasal olarak 20 saat çalisma sansi veriyor. Suan itibariyle (Haziran 2009) asgari ücret saat basi 5.75

Eger bu numara ile çalisiyorsaniz demek oluyorki isveren size en az saat basi 5.75 verecektir. Tabi daha fazla veren yerlerde var. Özellikle kahve satan cafeler çok daha fazla veriyor :)

Diyelim ki 20 saatten fazla çalistiniz? O zaman ne olacak?
O zamanda 20 saati asan her saatiniz için degerli kraliçeye vergi ödüyorsunuz :) %20 si kesiliyor yani... o da çok bisey degil, merak etmeyin...

Arkadasim Tr.a gidecek, para lazim olur diye çilgin gibi çalisti haftada nerdeyse 40 saat, haftalik toplam parasindan 30-40 pound arasi bisey kestiler...

Bir de yeri gelmisken söyliyeyim, burda yasiniza görede para veren yerler var... 18-21 yas arasindakilere daha az para ödüyorlar. 21-25 arasi bi degisik, 25 üzeri en az 5.75 iste :) Bu yas uygulamasi heryer için DEGIL. Bazi yerler yapiyor sadece :) Yanlis anlasilma olmasin da :)

Yasa disi daha dogrusu kayit disi çalismak istersenizde ölümüne çalisabilirsiniz :) size kalmis. Diyelimki bi kebapçida, kuaförde, cafede vb. bi yerde is buldunuz ve is veren sizi insurance number siz yani devlete haber vermeden çalistiracak sirf vergi ödemesin diye :)

Böyle bi durumda isverenle anlasiyorsunuz. Genelde bu tip yerlerde çooook çalisip az para alirsiniz. Saatiniz 3 pounda filan gelir. :( Bunu da genelde bizim Türkler yapiyor :( Biliyorlarki siz onlara mahkumsunuz, ise ihtiyaciniz var ee bundan faydalaniyorlar :(

Haftada 6 gün, günde en az 10 saat çalistiniz diyelim. Haftaliginiz en fazla 180 pound olur :( Daha bile az belki. ama ortalama 140-180 arasi...

Benim ilk gittigim okulda bi Türk arkadasim vardi. Çocuk Londra'nin en büyük Türk publarindan birinde çalisiyordu ve çalisma saatleri aynen su sekildeydi:

Sabah 8 de ise basliyor, öglen 3-6 arasi okula geliyor (isten) okul çikisi ise geri dönüyor ve gece 1 de isi bitiyor. Bu tempoyla aldigi haftalik 220-240 arasi. Pazar günleri de tatildi.

Simdi sunu diyebilirsiniz niye ben kayit disi çalisayim?

Su nedenlerle:

1. Ingilizceniz iyi olmadigi için.
2. Ingiltere'de önceden bi is deneyiminiz olmadigi için.
3. Vize basvurusu yapmissinizdir onun sonucunu beklerken yasal olarak çalisma hakkiniz olmadigindan, geçiminizi saglamak için bu tarz yerlere basvurabilirsiniz.
4. Yasal is bulamamissinizdir o yüzden buralarda çalismak isteyebilirsiniz.

Umarim bu anlattiklarim Londra daki is imkanlari hakkinda az-çok fikir sahibi yapmistir sizi...

Saglicakla kalin...

0

LONDRA TURU


LONDRA'DA GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER (2)

"Kısa Londra Turu" başlıklı yazımda Londra'da görülmesi gereken yerler hakkında kısaca bahsetmiştim... Aklıma yeni yerler geldiği için eklemeler yapmak istedim, zira baya güzel yerleri atlamışım :(

"Tower Bridge" ile başlayalım. Adını pek tabi duymuşsunuzdur, yolu yelpaze gibi açılıp kapanan köprü :) Gerçekten görüntüsü çok hoş, tam fotoğraflık yani :) { Sitemin adının yazılı olduğu zemin fotosu tower bridge :) }

Diğer unuttuğum yer ki nasıl unuttum bilemiyorum :( "London Zoo" Londra Hayvanat Bahçesi; Çok güzel, büyük bir hayvanat bahçesi özellikle çocuklar için ilgi çekici, biz yetişkinler içinde öyle. 1 gününüzü buraya ayırın derim, zaten merkeze fazla uzak değil.

British Museum; Dünyaca ünlü eserlerin sergilendiği, girişi ÜCRETSİZ bir müze. Müze, resmen tarih kokuyor, her ülkeye ait önemli ve değerli eserler sergileniyor. Gelirde, burayı görmeden giderseniz çok şey kaybedersiniz.

British Library, Dünyanın en BÜYÜK KÜTÜPHANESİ. Hakikaten koskocaman, resmen başka bi yer gibi... Merkeze de çok yakın, muhakkak içine bi girin derim...

Alış-verişte "Yok,Yok!" Denen yer: SELFRİDGES :) Aklınıza gelen gelmeyen tüm markaların bulunduğu çok katlı alışveriş merkezi. Oxford streetin tam ortasında ve kesinlikle sosyetiklik göstergesi bi mağaza :) Gucci, Louis Vuitton, DKNY, Burberry, Armani, vb. bir sürü markanın shop larının olduğu bir yer işte :) Ayrıca belirtmeliyim ki Selfridges Vitrinleri gibi dizayn edilmiş-edilen başka bi vitrin daha hayatımda görmedim ben... Çok orijinaller çook... İnsanlar önünde fotoğraf çekiniyor vitrinlerin düşün yani :) o Kadar değişik :)

Bir diğer ünlü alış-veriş mağazası HARROD'S. Bu mağaza da aynı SELFRİDGES gibi büyük ötesi büyük, pahalı mı pahalı ama çok kaliteli ve orijinal ürünleri olan, vitrinleri yine bana göre tasarım harikası, girilesi, gezilesi bide alış-veriş yapılası tam kızlar için bir yer... Buraya girdikten sonra tüm gününüzü burda harcayabilirsiniz. Öyle güzel ve değişik şeyler görüyorsunuz ki hiç çıkasınız gelmiyor, zaten mağaza çok şık ve pahalı bir semtte, hyde parkın hemen altında bizim Türk Konsolosluğuna da yakın :) Geldiğinizde muhakkak gelip görün, karşısında ki güzel cafelerin her hangi birinde de yorgunluk kahvenizi içip öyle evinize dönün derim :) (Benim favorim tabiki Starbucks, neden bilmiyorum ama bizim ülkedeki kadar pahalı değil, sanırım rakibi çok ondan olabilir:)

Greenwich Gözlem Evi :) Öyle telaşlı yazmışım gibi ilk London Turu yazımı :) bir sürü detayı atlamışım :) Yıllardır coğrafya kitaplarında okuduğumuz, "Dünaynın Sıfır Noktası" "Başlangıç Meridyeni" olan yer işte burda :) LONDRA'da :) Kocamaaaan bir park:) Tepesinde de sembolik bi dünya figürü, yerde metalden bi meridyen çizgisi var hepsi bu ama manzarası harika :) Parkın müzeleri, parkın hemen yanında "Greenwich Üniversitesi", biraz ilerisinde 02 Arena (Konserlerin verildiği milenyum dome da denilen ve yapımına dünyanın parasının harcandığı rivayet edilen hamam tasının ters çevrilmişi gibi görünen yer:) Çok güzel teşbih yaparım :)

St. Paul Cathedral'i; buranın da ünü, rahmetli Prenses Diana ile Prens Charles ın evlendiği kilise olması. Baya gösterişli ve büyük bir yer:)

Royal Albert Hall: Burası da Hyde Park'ın Kensington yakasına bakan tarafında çok ama çok güzel, büyük ve şaşalı bi konser salonu. Hani TV. lerde görürüz ya klasik müzik, opera vb. şeylerin yapıldığı salonları, işte aynen öyle bir yer. Tek kelimeyle "Muhteşem" bir yapı.

Millennium Dome (o2 Arena); Greenwich'den görünen dediğim koskocaman (Dünyanın en büyük dome'u olur kendileri) konser alanı. Dışardan görüntüsü yemin ederim beyaz bi tası ters çevirin, üstüne de bi kaç kürdan batırın aynı onun gibi :) Şaka bi yana gerçekten göz alıcı. Londra'da konser veren dünyaca ünlü tüm sanatçılar showlarını burda sergiliyorlar.

Şimdilik bu kadar geldi aklıma, zamanla daha çok gezip gördükçe paylaşmaya devam edeceğim :)

Sağlıcakla Kalın...

0

LONDRA'DA YAŞAM MASRAFLARI


Gazeteleri okurken gözüme bi haber ilisti bugün: Dünyada ev kira fiyatlari siralamasinda Londra 2. olmus :) Kendi kendime görev edindim, olurda bu haberi okumus olursunuz durduk yere yari yoldan dönmeyin diye Londra'da yasamanin bedelini asagi-yukari bi hesap edelim dedim, bakalim neyle karsilasacagiz...

*****KALACAK YER FIYATLARI;

Bu fiyatlari vermeden önce belirteyim ki Londra'da kalacak yer ücretleri genellikle HAFTALIK'tir. Sebebi de; Kisa süreli gelinip-gidildigi için kendilerince böyle bi sistem gelistirmisler, kendinizi ona göre ayarlarsiniz :)

HOSTELLER; Haftalik 100 pounddan basliyor fiyatlari. Odalarda genellikle 3-4 kisi kaliyor, eger 2 kisilik ya da tek kisilik odada kalmak istiyorsaniz vereceginiz ücret artacaktir!

Genellikle bu fiyata sabah-aksam yemegi de dahildir ama burda da seçim yine sizin.

Hostellerde Tuvalet, banyo ve mutfak ortaklasa kullaniliyor. Hostelin büyüklügüne göre wc ve banyo sayisi farklilasiyor ancak merak etmenize lüzüm yok herkese yetecek kadar sayida oluyorlar. Mutfakta da birden fazla buzdolabi, firin, ocak vs.oluyor.

AILE YANI KONAKLAMA: Haftalik 100-120 pounddan basliyor fiyatlar. Içinde kendinize ait bir yatak, masa, gardolap vb. esyalarin bulundugu bi odaniz oluyor hepsi bu :) Mutfak, banyo ve tuvaleti ev sahibiyle paylasiyorsunuz ve de eger varsa diger kalanlarla :)

Aile yaninda kalirken ister kendi yemeginizi yaparsiniz, isterseniz ailenin yaptigi yemegi yersiniz ya da anlasmaniza göre katiyen mutfagi kullanamazsiniz :) Bu, aile ile olan anlasmaniza bagli. Önceden nasil anlastiysaniz öyle yasarsiniz evde.

Bi arkadasim kisa süreligine buraya gelmisti ve aile yaninda kaldi, önceden, kendi yemegini kendisi yapmak istedigini belirtmis ve basvurdugu kurum da ona göre aile vermis. Buraya geldiginde, marketinden alis-verisini yapip kendi yemegini kendi yapti :)

Baska bi arkadasim da ilk geldiginde aile yaninda kalmisti, bir aylik ücreti pesin ödemesine ragmen ev sahibine dayanamayip 3. hafta basinda evden ayrilip odaya çikti. Çünkü, önceden anlasmis olmasina ragmen ev sahibi kadin,çocugun mutfaga girmesine izin vermedi :( Ayrica bi dolu kati kural getirdi (Sorunlu bi teyzeydi zaten), sonunda arkadasim evden ayrildi...

Aile isi tamamen sans yani :)

EV KIRALAMA: Eger uzun süreli geliyorsaniz ilk geldiginizde pek tabiki aile yaninda ya da hostelde bir müddet vakit geçirdikten ve kendinize bi ev arkadasi edindikten sonra ev kiralayabilirsiniz.

Kiralar aylik 700 pounddan basliyor. Eve ilk girerken bi aylik pesin, bi aylik depozito, 100 pound emlakçi ücreti, 50 pound temizlikçi ücreti ödüyorsunuz ve öyle kontrat imzaliyorsunuz. Kontratta belirttiginiz tarihten önce evden ayrilirsaniz depozitonuz yaniyor!!!

Pahali gibi görünüyor ama en rahati ve temizi de bu :)

Çogunlukla kira fiyatlarina elektirik,su ve gaz dahildir (Ögrenci vizesiyle geldiginiz için ev vergisi ödemiyorsunuz). Tabi bazende bu saydiklarim fiyata dahil olmuyor ve harcadiginiz kadari adiniza fatura ediliyor siz de ödüyorsunuz. Burdaki elektrik, gaz ve su fiyatlari Türkiye ile karsilastirilmayacak kadar uygun. Aylik 700 pounda tuttugunuz ev eger Faturalar dahil degilse en fazla 750 pounda gelir yani...

Ev kiralamayi da söyle açiklayayim ki sonradan sok olmayin :) Burda evden kastim "Studio Flat". Yani tek oda içinde hem wc ve banyonuz var hem mutfaginiz hem de yataginiz kanepeniz var...

Türk parasiyla aylik 2000 TL veriyorum, koca evde yasarim filan diye sakin düsümeyin yani :)

Flat te oturmanin en güzel yani daha iyi standartlarda yasamanin yaninda temiz, düzenli ve yalnizca size ait bi wc, banyo ve mutfagin olmasidir. Tanimadiginiz kimselerle share etmenize gerek yoktur.

ODA KIRALAMA: Oda fiyatlari, bulundugu bölgeye göre degismekle birlikte, merkezden uzaklastikça fiyatlar ucuzlar. Haftalik 40 pounddan baslar fiyatlar. Çogunda faturalar(BIll) dahil degildir, odanin fiyati 40 poundsa en fazla 10 pound bill eklenir olur 50 pound:)

Burda yasamanin en hesaplisidir oda kiralama, Bu seçenegi de size acentalar filan sunamaz, ancak buraya geldikten sonra, kendinize çevre edindikçe arkadaslariniz vasitasiyla bulabilirsiniz.

Oda kiralamada da tabi ki banyo, wc ve mutfagi diger kisilerle paylasiyorsunuz. Açikcasi burda da yine sans faktörü önemli :) Temiz insanlara düserseniz süper ancak diger türlü koca evde tek wc, banyo ve mutfak ve ona göre araç-gereçler var ve siz tahminen en az 5-6 kisiyle bunlari paylasacaksiniz :)


*****ULASIM MASRAFLARI;

Kalma masraflari bu sekilde. Bir de yol masrafi var ki o da haftalik bus alirsaniz normal; 13.80 pound, ögrenci;9.80 pound :)

Oyster hakkinda detayli bilgiyi daha önce burda yazmistim, isterseniz okuyabilirsiniz.

Kalacak yer tamam, oyster'imiz da cebimizde bi geriye yeme içme kaldi diyorsaniz onu da bi özetleyelim :)

*****YEME-IÇME MASRAFLARI;

Haftalik yeme-içme masrafi kisi basina 20 pound ya olur ya olmaz. Bir iki fiyat verirsem az çok kafanizda bi seyler sekillenir sanirim...

5 lt. Hamidiye suyu: 1 Pound
800 Gr. Ekmek: 40-50 Pence
500 gr. Kasar Peyniri: 3 Pound
3 Tane Aytaç Kangal Sucuk: 5-7 Pound
500 gr. Bal: 4 Pound
Makarna: 70-80 Pence
1 Kg. Tavuk Kanat: 1-1,5 Pound
1 Kg. Tavuk but: 2-3 Pound
1 Kg. Dana Eti: 4-6 Pound
1 Kg. Koyun Eti: 7-9 Pound
Dondurulmus Orta Boy Pizza: 1-3 Pound
300 gr. Krem Peynir: 1 Pound
200 gr. Reçel: 1 Pound
Meyve-Sebze: Plastik Kap Dolusu 1 Pound (Standart)
Sallama Çay 20'li Paket: 1 Pound
Türk Çayi: 2-3 Pound
Kahve: 2-5 Pound
Temizlik Malzemeleri: 1-5 Pound
750 gr. Nutella: 2,5 Pound
Bisküvi, Çikolata, Gofret vb. :Max. 1 Pound
200 gr. Tobleron Çikolata: 1 Pound :)

Marketler:
ASDA : Çok büyük markettir, 24 saat açik olanlari vardir fiyatlari da çok uygundur.

TESCO: Büyük-küçük bir çok sayida hatta tabiri caizse her köse basinda bi Tesco vardir :) Fiyati da çok uygundur. LOCAL olanlari yani küçük olanlarinda tüm çesitler dolayisiyla ucuz ürünler yoktur ancak METRO olanlari yani büyüklerinde her bütçeye uygun seçenekleri var.

MORRISON: Yeteri kadar büyüklüktedir. Benim favorimdir :) Çünkü sürekli bir seylerde indirim, promosyon vb yapiyorlar hem kaliteli ürünleri var hem de fiyatlari çok uygun :)

ICELAND: Her seyin 1-5 Pound oldugu genelde Dondurulmus ürünlerin satildigi markettir. Ürünleri ve fiyatlari eh istedir. Eger caniniz yemek yapmak istemiyorsa ve ucuza biseyler yemek istiyorsaniz iceland da bir sürü seçenek bulabilirsiniz. Mikrodalgaya yada firina atiyorsunuz 3 dakikada yemeginiz hazir :)

Bunlarin disinda bir çok market var tabiki ancak bu yazdiklarim; hem kalitede hem fiyatta en iyi olanlar. Digerleri biraz pahaliya geliyor. Ancak zaman zaman fiyatlari check etmek gerek :)


ÖZETLERSEK;

HAFTALIK; Ortalama 120 Pound ev, fatura vs. 10 pound Oyster, 20 pound yeme-içme, Haftada 1-2 kere pub-club masrafi 10-20 pound dersek ortaya HAFTALIK 150-160 Poundluk bi harcama tablosu çikiyor. Tabi Oda kiralarsaniz 120 poundluk ev masrafiniz otomatikmen 50-70 poundlara düser... Orasi sizin tercihinize ve sonrada sansiniza kalmis...
(Hesaba katmadigimiz, sehir içi-disi geziler,kiyafet, elektronik vs. alis-verisi, arkadaslarla disarda yenilecek yemekler vb. aktiviteleri umutmamak lazim)

Simdilik bu kadar...

Saglicakla kalin...

3

DAVULUN SESİ... LONDON HAVASI...



DAVULUN SESİ... LONDON HAVASI...

Avrupa'nın her şeyi iyidir! Savına zaten karşıydım, geldim, yaşadım, gördüm fikrim hem iyice pekişti hem de haklı olduğumu kendi kendime kanıtlamış oldum...

Bizde herhangi olumsuz bi iş olduğunda pek çoğumuz deriz ya "Avrupa'da böyle olsa..." Vallahi de billahi de Avrupa da beş beterleri oluyor da kimsenin haberi yok. Burda yaşamaya başladıktan sonra anladım ki Türkiye eşi bulunmaz bir ülke.

Burda karşılaştığım hadiselerden örnekler vereyimde siz kendi yorumunuzu yapın... :)

Daha önceki bi yazımda da söylediğim gibi burda her yer park ve insan yoğunluğu çok fazla diye... Pek tabi çocuk oyun parkları da full kapasite... Buralarda yaptığım gözlemim şu ki burda anne olma yaşı çook küçük :( Aynı bankta oturduğumuzda tabi ki dayanamayıp sohbet ederken yaşlarını da arada soruyorum :) Gencecik anneler 3-4 yaşında çocukları var, kendi yaşları ise 19-22 arası... Düşünün yani ne zaman evlendiler??? Hatta evliler mi o bile meçhul!!!

Küçücük genç kız ve oğlanların ellerinde sigara ve şarap-bira şişeleri... Yolda yürüyecek takatları kalmamış bi şekilde evlerine dönenler...

Hastane muhabbeti :) Biz de gün veriliyor, bugün git yarın gel deniyor, ya da 3 ay sonra gel ameliyat yapılacak deniyor ya... Aynısı burda da oluyor :) Arkadaşıma (Buranın vatandaşı) 3 ay sonraya gün verdi hastane :( (Burun ameliyatı için)
Eğer parasını öderseniz tabiki kısa zamanda operasyon geçiriyorsunuz ancak burda da fiyatlar çoook pahalı, o yüzden pek çok İngiliz özellikle tedavi amaçlı yurt dışına gidiyorlar...

Bazı zamanlarda yol çalışması oluyor, normal bir olay dimi :) Anormal olan tarafı; çalışmanın haddinden fazla uzun zaman alması. Bir de kibar bi levha koyuyorlar :) Bu yol şu tarihe kadar kapalı yada trafiği çok yoğun olacak, kendinize başka bi rota bulun diye :) Geldiğimden beri bir sürü çalışma gördüğüm ve yıldığım için söylüyorum. "Bizde böyle birşeyle karşılaşsak işte ne olucak Türkiye! Avrupa da olsa böyle mi olur?" deriz. Geldik, gördük ki Avrupa daha betermiş, Türkiye'ye kurban olmak gerekiyormuş. Bizde gece-gündüz çalışma oluyor, işler bi an önce bitsin diye... Burda ki işçileri görseniz... tam sosyetik... sabah 8 de başlayıp öğlen 12-1 arasında molasını verip akşam 5 de paydosunu yapan hafta sonu çalışmayan insanlar... Kebap iş yani :)

Avrupa Birliğinin vazgeçilmez yasağı; "Kokoreç" :) Kendi gözlerimle gördüm burdaki Türk mahalelsinde İşkembeciyi :) Hiç sevmem ama içten içe sevindim, buların yok dediğini bizimkiler, gözlerinin içine baka baka sattıkları için :D (Peki kötüyüm) Bu yasağa da anlam veremiyorum ben. Bin çeşit şey yiyorlar bi barsak mı zararlı yani? Çeşit çeşit tenyaların cirit attığı, kendi yedikleri pork un (Domuz eti) sağlığa ne yararı ne zararı olduğu meydanda!

Tr.'ye döndüğümde, etrafımdaki kimseye hiçbir konu hakkında; "işte ne olucak... Türkiye!" demesine müsade etmeyeceğim... Bunların medeniyet dediklerini GÖRDÜK!!! Atatürk'ün medeniyet için söylediği "TEK DİŞİ KALMIŞ CANAVAR" ın niye tek dişi kaldığını anladım... Bu Avrupalılar medeniyeti kendilerine göre yontup oydukları için... Neyse canınızı sıkmayayım, benimki küçük bi hatırlatma, yaşadığımız memleketin değerini bilelim... O kadar modern, açık görüşlü, at gözlüklerinden kesinlikle uzakta bir karaktere sahip ben'i bile Türkiyede doğduğuma şükrettiren bi memleket işte... Her şeyinde bu kadar rahatı, serbesti, fazlası over-doz oluyor insanı gereksiz bi "gurbetçi" hissine kaptırıyor :))

Kısa süreli gelinip, kalınır, okul okunur vs. ama sonra evli evine köylü köyüne... Çünkü İstanbul'dan duyduğun London sesi, London'a gelince ritim değiştirir...

Daha fazla umut kırmadan, can sıkmadan susayım :) Gelmek nasip olursa kendiniz karar verirsiniz :))

Sağlıcakla kalın...


Copyright © 2009 "İNGİLTERE DE EĞİTİM" All rights reserved. Theme by Tiegma Group.