0

İNGİLTERE'DE Kİ MOBİL HATLAR


Vodofone, T-Mobile, Three, O2, Lyca Mobile vs. İrili ufaklı sayabileceğim bir sürü Mobil hat... Peki benim tavsiyem hangisi olacak derseniz :) Kesinlikle "LYCA MOBILE".

Ülke içi ve uluslararası aramalarda fiyatı en uygunu lyca :) Londra'dan Türkiye'yi dakikası 4 p'den arıyorum (2009-Haziran)... Bu hatlar tabiki cep telefonu için... Bunların çoğunu tekel bayi gibi yerlerde, büfelerde yada kendi bayilerinde bulabilirsiniz. 2-5 pound arası fiyata hattı alıyorsunuz, ondan sonra en az 5 poundluk top-up kartı ya da numarası alıyorsunuz oldu bitti :) Tabi krediniz bittikçe yüklüyorsunuz :)

Bir diğer ucuz yollu seçenek ise sabit telefondan arayabileceğiniz kartlar... Şimdi bu kartların detayını vereyim sonra 3000 dakikam vardı nereye gitti demeyin :)

Bu kartlar çoook uzun konuşmayı sevenler için. Kartı 5 pounda alıyorsunuz. 5 pounda karşılığında kart size uluslararası konuşma için eğer sabit hat aramışsanız 3000-4000 dakika veriyor, eğer mobil hat ararsanızda 200-300 dakika veriyor yani hakikaten çooook ucuz :) Burdaki püf noktası; çok konuşmanızda gizli :) Diyelim aramanızı yaptınız 1-2 saat konuşun kapatmayın :) Çünkü her aramanızda 5 poundunuz düştüğü için o güzelim dakikaları kullanamdan 5 poundunuz bitiyor...

Bu kartı alıp arkasını kazıdığınız zaman bir kaç tane numara çıkıyor karşınıza... uluslararası için ayrı, İngiltere için ayrı numaralar var. Önce Uluslararası olan numarayı çeviriyorsunuz karşınıza bi bant kaydı çıkıyor, şu kadar krediniz ve bu kadar dakikanız var diye sonrada aramak istediğiniz numarayı çeviriyorsunuz... Numaranızın başına 0090 ekleyip arıyorsunuz... Yani 00 90 212 123 45 67 ya da 00 90 532 123 45 67 gibi...

Diyelimki aile yanında kalıyorsunuz ve ailenin de evde sabit hattı var. Kullanmak için aileden izin aldıktan sonra bu kartla evden gönül rahatlığıyla Tr'yi arayabilirsiniz Kesinlikle ama kesinlike ev sahibinize bi fatura gelmiyor... Eğer böyle bi imkanınız yoksa doğru ankesörlü telefon kulübesine hani o meşhur kırmızı kulübeler varya işte onlara... Ama bunların dezavantajı pek tabiki parayla çalışmaları... Yani 15-20 dakika konuşuyorsunuz ama 40 p atmanız gerekiyor... eee bide kartın içinde yüklü olan 5 poundunuz gittiği için kısa zamanda kartınız bitiyor...

Karışık anlattım sanırım şimdide bi çırpıda anlatmayı deniyeyim sanırım bu sefer olacak :) Herhangi bi sabit hat telefonu elimize alıyoruz, kartımızın arkasında kazıdığımız uluslararası aramalar için olan numarayı çeviriyoruz, bantta konuşan teyzeyi dinliyoruz :) o bize kartımızda kaç pound olduğunu, kaç dakika konuşma hakkımız olduğunu söyledikten sonra aramk istediğiniz numarayı çevirin diyor, biz de Tr hattının başına 0090 koyarak numaramızı çeviriyoruz ve ailemizle, eşimizle, dostumuzla, sevdiklerimizle saatlerce konuşuyoruz :)
Her arama, kartınızın kredisinden yediği için konuşmanızı ne kadar uzun tutarsanız o kadar karlı oluyorsunuz yani :)

İlk buraya geldiğimde ben bu kartı çok kullanmıştım :) ama tabi ben max. 30 dakika konuşmaya dayanabildiğim için :) benim kartımın kredisi içindeki dakikaları kullanamadan bitiyordu :) Sadece bir seferinde aile eşrafımı toplu halde yakaladımda onda 100 dakika konuşmuştum :) Sonra bu Lyca'yı keşfedince, kulübelerde vakit geçirme dönemleri kapandı... Bu arada o 100 dakikalık konuşmamı kulübeden değil sabit telefon hattı bulmuştum ordan aradım da konuştum :) yoksa bi kulübeye para at hattan düşme diye bi yandan da onca dakika ayakta dikil lafla olmazdı :)

İşin özü Londra'dan İstanbul'u aramak hiç de PAHALI DEĞİL :) Bunu düşünüpte kendinize dert etmeyin yani:)

Sevgi ve sağlıcakla kalın... :)


0

SUMMER CULTURE FAIR :)


Herkese merhaba, bugün yazmak istediğim konu benim en huylandığım, sinirlendiğim hatta hızımı alamayıp karşımdakini aşşaladığım bir mevzu; "Çevreyi kirletmek"

Geçtiğimiz hafta boyunca devam eden ve dün (21 Haziran 2009) son bulan "Turkish Summer Culture Fair" organizasyonuna arkadaşlarla toplanıp gidelim dedik! Keşke demeseymişiz! O güzelim parkı bizim insanımızın ne hale çevirdiğini görseydiniz Türklüğünüzden utanırdınız aynı bizim gibi :(

Ayıptır söylemesi kebaplarımızı aldıktan sonra hemen festival alanı dışına çıkıp yemeklerimizi yedik, kendi aramızda da ingilizce konuştuk çünkü neden?

Çünkü, Festivalin yapıldığı yer koskocaman bir park; yemyeşil, tertemiz aynı diğer klasik İngiliz parkları gibi ve bu festival için bi alan ayrılmış etrafı da çevrilmiş girişi-çıkışı olan bi yer haline getirilmiş.
Festival alanının içi ve yakın çevresi hep Türk dolu malum dün pazardı, pazar günü kalabalığı ee son gün olması nedeniylede bayaa bi Türk kafilesi vardı.

Bizim Türklerin dışında pek tabiki normal sporunu yapan, ailesiyle arkadaşlarıyla oturan, güneşlenen, top oynayan vs. bir yığında yabancı insan vardı.

Bir dönüp etrafımıza baktık, sonuç "rezalet". Festival alanı ve çevresi çöpten geçilmiyor :( parkın diğer kısımlarına bakıyoruz, park bildiğimiz park her zamanki gibi temiz :)

O kadar utandıkki tüm arkadaşlar :( Diyecek söz bulamıyorum :( Çevrenin kirletilmesi konusunda çok hassas olduğum için hele bir de böyle herkese açık bir festivalde kendi milletinin insanlarının bu hallerini görünce insan ister istemez 2 kere üzülüp sinirleniyor.

Bu insanlar bir de Londra'da yaşayan Türkler yani bizim temsilcilerimiz, Türk imajının sahibi insanlar... Bu manzarayı gören bir çok yabancı uyruklu insan o yere çöp atan teyzeyle beni aynı kefeye koyacak :( Çok kötü çok...

Bir iki foto çektim hatta çevrenin pisliğinide çekip yayınlayayım ibret olsun diye düşündüm ama sonra utancımdan çantama attım makinemi, karnımızı doyurduktan sonra olay mahalinden hızla uzaklaştık :(

Muhakkak fotolarda dikkatinizi çekecek, insanların çoğunun başı kapalı yani hem Türkler hem de Müslüman :( ama Temizliğin, bu müslüman kardeşlerime imandan gelmediğini açık ve net gördük :( Genellemelerden hoşlanmadığım için ben de herkesi aynı kefeye koymam ama Türk imajı bir miktar yerlerdeydi dün :(

Biraz öfkem vardı dünden kalan, onu bi şekilde bir yere aktarmam gerekiyordu:) Suya anlattım geçmedi sıkıntım :( Sizlerle paylaştım :)

İçinizi baydıysam üzgünüm... Umarım gelecek organizasyonlarda daha güzel haberler veririm :)

Sağlıcakla kalın...




0

İNGİLTERE'NİN POPÜLER WEB SİTESİ


Herkese merhaba, bugün İngiltere'nin bana göre eli ayağı olan süper faydalı bi sitesini size tanıtmak istedim :)

www.gumtree.com


Ev, iş, oda, ikinci el eşya aklınıza ne gelirse bi dünya ilanın olduğu gayet faydalı bir site. İsterseniz siz de üye olup kendi ilanınızı veriyorsunuz. Buraya gelmeden önce bi check ederseniz inanın faydasını görürsünüz... Hatta Türkçe ilanlara bakının belki kalacak ucuz oda bile bulabilirsiniz kendinize.

Bu sitenin bir sürü faaliyeti var ki bunlardan biride dil'inizi değiş tokuş yapmak :) Bizim dil pek popüler olmadığından bize faydası yok aslında ama yine de arada Türkçe öğrenmek isteyen Araplar çıkıyor :) Siz Türkçe öğretiyorsunuz karşılığında da Arapça öğreniyorsunuz :)

İtalyan bi arkadaşım burdan bi İngiliz arkadaş buldu kendine , Biri diğerine İtalyanca öğretiyor diğeri, birine İngilizce :) Haftada 1 gün buluşuyorlar arada msn'de de görüşüyorlar... Arkadaşımın İngilizcesi gözle görülür şekilde gelişti :)

Güzel bir aktivite diye anlatmak istedim :) Değişik yani...

Buraya gelmeden önce bi göz atın derim ben :) Zaten geldikten sonra google gibi bişey olucak sizin için :) Bakmadan geçemeyeceksiniz...

Görüşmek üzere, sağlıcakla kalın...

0

LONDRA 'DA ADRES BULMA


Başlık biraz komiğinize gitmiş olabilir ama burda durumlar biraz farklı olduğundan açıklama gereksinimi duydum :)

Burdaki adresler gayet kısa bizim memleketteki gibi mahalle, cadde, bulvar sokak vs detayları yok, hatta sadece posta kodunuzu söylediğinizde hop diye adresiniz çıkıveriyor karşınıza, durumu daha da basite indirgemem gerekirse herhangi birine adres sorduğunuzda hemen size posta kodu nedir diye sorarlar :) Şimdi bunu anlatıyorum ki siz de buraya geldiğinizde diyelim ki bir adres arıyorsunuz, ne bileyim bi okul olur, bi gezecek görecek yer olur, bi müze olur, olurda olur :) Yapmanız gereken tek şey "google map"i açıp gideceğiniz yerin posta kodunu yazmak yanına bir de London yazdınız mı hop diye bulursunuz yolunuzu :)

"From here-To here" sayesinde bulunduğunuz yerden gitmek istediğiniz yere direction nınız hemen önünüze geliyor sizde böylelikle kimselere muhtaç olmadan yolunuzu buluyorsunuz :)
Burda yol sormak adeti pek yok sorsanızda dediğim gibi posta kodunuzu sorup ya tarif ederler yolu ne kadar biliyorlarsa ya da zaten bilmedikleri için sorry der geçerler :(

Bu posta kodu ile "Transport for London" da yine kimselere gerek duymadan kendi rotanızı çizebilirsiniz. Şöyle ki; Siteyi açınca göreceksiniz ki "Journey Planner" diye bir yer var. sağda. Üste kendi posta kodunuzu, alta gitmek istediğiniz yerin örneğin British Museum un posta kodunu giriyorsunuz, Planner size bir çok seçenek sunuyor, otobüs, metro, tren vb. siz size en uygun olanı seçip yolunuza çıkabiliyorsunuz.

Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır ya, işte böylelikle öğrenmiş oldunuz. Şimdi Londra'ya gelip yerleştiğinizde kendi gezi planınızı kendiniz çıkartabilirsiniz :) Bir de sakın kendinizi kötü filan hissetmeyin, "Yaa ben bi yeri bilmiyorum" diye. Çünkü buranın yerlisi halis mulis İngilizlerin bile arabalarında navigasyon aleti var, giriyorlar posta kodunu alet yönlendiriyor sağa dön sola dön, 200 metre git vs. gibi. Yani aktif google map ve tfl (Transport for London) kullanıcısı oluyorsunuz :)

Hepinize iyi gezmeler...

Sağlıcakla kalın... :)

1

Turkish Picnic Day in LONDON

14 Haziran Pazar günü, yani dün :) Londra St. James Park'ta "Turkish Picnic" vardı :) Tabiki biz de katıldık :) Aslında geçen hafta düzenlenecekti ama sağolsun Londra havası yağmuru izin vermediği için düne ertelendi iyiki ertelendi çünkü dün harika bir hava vardı Londra'da.

Londra'nın en ünlü Türk Restoranları sponsor olmuştu pek tabi bedava yemekte dağıttılar, çok enfesti tadları :) Bir sürü Türk aile, arkadaş grupları, genci yaşlısı çoluk çocuk çok güzel bir piknik oldu... İnsanlar evlerinden yiyecek içeceklerini filan da getirmişlerdi... Bir tek mangal eksikti! O da YASAK diye :) Halka açık yerde öyle dumanını tüttüre tüttüre cız-bız yapamıyorsunuz :(Çok yazık dimi :( Ama kural böyle :)

Gençler kendi aralarında bi fasıl döktürdü ki... Ne fasıl... Ben de bayılırım zaten... Zevklendimde zevklendim :) Bi iki yarışma da düzenlendi... Çuval yarışı, yumurta taşıma yarışı gibi :) Keyifliydi işte...

Benim burdaki ilk yılım olduğu için doğal olarak ilk defa katılıyorum fakat bu organizasyon geleneksel hale getirilmiş :) Bu düzenlenen 5.ymiş :)

Emeği geçen herkesin eline, yüreğine, bileğine, gönlüne sağlık... Çok güzeldi...

Pikniğin yapıldığı yer çok merkezi ve turistik bi park. Bi başında Buckingham sarayı bi ucunda Big Ben filan var düşünün yani :) eee St. James parka inmişken ve tabiki havanın güzelliğinden de istifade ederek bir iki foto çektim... Umarım beğenirsiniz... Slaytta gördüğünüz fotoların tamamı dün çekildi yani :) Daha dumanı üstünde... :)

Sağlıcakla kalın...


2

İNGİLTERE'DE ÇALIŞMA ŞARTLARI


-LONDRA'DA ÇALISMA OLANAKLARI-

Ingiltere ile alakali profesyonel-amatör bir çok sitede karsilastigim ortak bir yanlisi dile getirmek için bu yaziyi yaziyorum.

Ingiltere denince ilk akla gelen sehir elbetteki Londra.
Is imkani bakimindan en çok seçenegin bulundugu bir metropoldur Londra, fakat her yer is dolu, siz bi iki bin poundla buraya gelin sonra zaten is bulursunuz KESINLIKLE DEMIYORUM...

Ben geçen yil yazin gelmistim buraya ki daha henüz dünyada kriz söylentisi boy göstermemisti ve gerçektende ise girmek simdiye göre daha kolaydi. Bunca imkanin içinde bile ben tam 4 ay is bulamamistim :(

Tam 4 ay bir fiil cepten yedim :) Zaten bularin bilinciyle epeyce bi parayla gelmistim iyi ki gelmisim, yoksa burda is bulur çalisir kendimi geçindiririm laflarina kansaymisim halim nice olurmus :)

4 ayda da yeme, içme, oda kirasi, diger masraflar filan hesapli oldugum halde 8000 TL harcadim :(

Ingiltere ile alakali siteleri gezinirken gördügüm ortak yanlis da su ki; Ingiltere'nin firsatlar ülkesi olarak tanitiliyor olmasiydi. Pek tabi ki akliniza gelen her seyi burda gerçeklestirebilirsiniz sinirlarin zorlandigi bi ülke ona lafim yok ancak is bulma konusu o kadar kolay DEGIL...

Ingiliz hükümeti bu konuda çok hassas ve çok siki denetimleri var. Simdi biraz yasal ve yasa disi nasil çalisirsiniz ondan bahsedeyim :) Aklinizda soru isareti kalmasin...

Diyelim ki en az 6 aylik ögrenci vizesi ile geldiniz Londra'ya :) Daha azi için çalisma izniniz YOK!!!

Yasal olarak çalisma alanlari;

Part-time isçi alan her yerde çalisabilirsiniz. Magazalarda, cafelerde, fast-food restoranlarda, ofislerde vb. her yerde çalisabilirsiniz :) Yeterki isverenin istedigi nitelikleri tasiyor olun.

Ise alindiktan sonra ya isveren sizin adiniza basvuruyor ya da sizden bizzat istiyor ki bu istedigi nedir diyeceksiniz :) "National insurance number" Binevi, bizdeki sigorta numarasi gibi bir numara. Eger yasal olarak çalismak istiyorsaniz bu numaraya kesinlikle sahip olmak zorundasiniz!!!

Bu numarayi da alabilmeniz için "national insurance number" merkezine telefon açiyorsunuz ve randevu aliyorsunuz sonra pasaportunuz, kaldiginiz yerden aldiginiz kagit ve ise kabul edildiginize dair isyerinden alacaginiz mektup ile basvuruyorsunuz. Zaten isyeriniz sizi bu konuda yönlendirecektir. Çünkü MECBURLAR :)

Bu numara size yasal olarak 20 saat çalisma sansi veriyor. Suan itibariyle (Haziran 2009) asgari ücret saat basi 5.75

Eger bu numara ile çalisiyorsaniz demek oluyorki isveren size en az saat basi 5.75 verecektir. Tabi daha fazla veren yerlerde var. Özellikle kahve satan cafeler çok daha fazla veriyor :)

Diyelim ki 20 saatten fazla çalistiniz? O zaman ne olacak?
O zamanda 20 saati asan her saatiniz için degerli kraliçeye vergi ödüyorsunuz :) %20 si kesiliyor yani... o da çok bisey degil, merak etmeyin...

Arkadasim Tr.a gidecek, para lazim olur diye çilgin gibi çalisti haftada nerdeyse 40 saat, haftalik toplam parasindan 30-40 pound arasi bisey kestiler...

Bir de yeri gelmisken söyliyeyim, burda yasiniza görede para veren yerler var... 18-21 yas arasindakilere daha az para ödüyorlar. 21-25 arasi bi degisik, 25 üzeri en az 5.75 iste :) Bu yas uygulamasi heryer için DEGIL. Bazi yerler yapiyor sadece :) Yanlis anlasilma olmasin da :)

Yasa disi daha dogrusu kayit disi çalismak istersenizde ölümüne çalisabilirsiniz :) size kalmis. Diyelimki bi kebapçida, kuaförde, cafede vb. bi yerde is buldunuz ve is veren sizi insurance number siz yani devlete haber vermeden çalistiracak sirf vergi ödemesin diye :)

Böyle bi durumda isverenle anlasiyorsunuz. Genelde bu tip yerlerde çooook çalisip az para alirsiniz. Saatiniz 3 pounda filan gelir. :( Bunu da genelde bizim Türkler yapiyor :( Biliyorlarki siz onlara mahkumsunuz, ise ihtiyaciniz var ee bundan faydalaniyorlar :(

Haftada 6 gün, günde en az 10 saat çalistiniz diyelim. Haftaliginiz en fazla 180 pound olur :( Daha bile az belki. ama ortalama 140-180 arasi...

Benim ilk gittigim okulda bi Türk arkadasim vardi. Çocuk Londra'nin en büyük Türk publarindan birinde çalisiyordu ve çalisma saatleri aynen su sekildeydi:

Sabah 8 de ise basliyor, öglen 3-6 arasi okula geliyor (isten) okul çikisi ise geri dönüyor ve gece 1 de isi bitiyor. Bu tempoyla aldigi haftalik 220-240 arasi. Pazar günleri de tatildi.

Simdi sunu diyebilirsiniz niye ben kayit disi çalisayim?

Su nedenlerle:

1. Ingilizceniz iyi olmadigi için.
2. Ingiltere'de önceden bi is deneyiminiz olmadigi için.
3. Vize basvurusu yapmissinizdir onun sonucunu beklerken yasal olarak çalisma hakkiniz olmadigindan, geçiminizi saglamak için bu tarz yerlere basvurabilirsiniz.
4. Yasal is bulamamissinizdir o yüzden buralarda çalismak isteyebilirsiniz.

Umarim bu anlattiklarim Londra daki is imkanlari hakkinda az-çok fikir sahibi yapmistir sizi...

Saglicakla kalin...

0

LONDRA TURU


LONDRA'DA GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER (2)

"Kısa Londra Turu" başlıklı yazımda Londra'da görülmesi gereken yerler hakkında kısaca bahsetmiştim... Aklıma yeni yerler geldiği için eklemeler yapmak istedim, zira baya güzel yerleri atlamışım :(

"Tower Bridge" ile başlayalım. Adını pek tabi duymuşsunuzdur, yolu yelpaze gibi açılıp kapanan köprü :) Gerçekten görüntüsü çok hoş, tam fotoğraflık yani :) { Sitemin adının yazılı olduğu zemin fotosu tower bridge :) }

Diğer unuttuğum yer ki nasıl unuttum bilemiyorum :( "London Zoo" Londra Hayvanat Bahçesi; Çok güzel, büyük bir hayvanat bahçesi özellikle çocuklar için ilgi çekici, biz yetişkinler içinde öyle. 1 gününüzü buraya ayırın derim, zaten merkeze fazla uzak değil.

British Museum; Dünyaca ünlü eserlerin sergilendiği, girişi ÜCRETSİZ bir müze. Müze, resmen tarih kokuyor, her ülkeye ait önemli ve değerli eserler sergileniyor. Gelirde, burayı görmeden giderseniz çok şey kaybedersiniz.

British Library, Dünyanın en BÜYÜK KÜTÜPHANESİ. Hakikaten koskocaman, resmen başka bi yer gibi... Merkeze de çok yakın, muhakkak içine bi girin derim...

Alış-verişte "Yok,Yok!" Denen yer: SELFRİDGES :) Aklınıza gelen gelmeyen tüm markaların bulunduğu çok katlı alışveriş merkezi. Oxford streetin tam ortasında ve kesinlikle sosyetiklik göstergesi bi mağaza :) Gucci, Louis Vuitton, DKNY, Burberry, Armani, vb. bir sürü markanın shop larının olduğu bir yer işte :) Ayrıca belirtmeliyim ki Selfridges Vitrinleri gibi dizayn edilmiş-edilen başka bi vitrin daha hayatımda görmedim ben... Çok orijinaller çook... İnsanlar önünde fotoğraf çekiniyor vitrinlerin düşün yani :) o Kadar değişik :)

Bir diğer ünlü alış-veriş mağazası HARROD'S. Bu mağaza da aynı SELFRİDGES gibi büyük ötesi büyük, pahalı mı pahalı ama çok kaliteli ve orijinal ürünleri olan, vitrinleri yine bana göre tasarım harikası, girilesi, gezilesi bide alış-veriş yapılası tam kızlar için bir yer... Buraya girdikten sonra tüm gününüzü burda harcayabilirsiniz. Öyle güzel ve değişik şeyler görüyorsunuz ki hiç çıkasınız gelmiyor, zaten mağaza çok şık ve pahalı bir semtte, hyde parkın hemen altında bizim Türk Konsolosluğuna da yakın :) Geldiğinizde muhakkak gelip görün, karşısında ki güzel cafelerin her hangi birinde de yorgunluk kahvenizi içip öyle evinize dönün derim :) (Benim favorim tabiki Starbucks, neden bilmiyorum ama bizim ülkedeki kadar pahalı değil, sanırım rakibi çok ondan olabilir:)

Greenwich Gözlem Evi :) Öyle telaşlı yazmışım gibi ilk London Turu yazımı :) bir sürü detayı atlamışım :) Yıllardır coğrafya kitaplarında okuduğumuz, "Dünaynın Sıfır Noktası" "Başlangıç Meridyeni" olan yer işte burda :) LONDRA'da :) Kocamaaaan bir park:) Tepesinde de sembolik bi dünya figürü, yerde metalden bi meridyen çizgisi var hepsi bu ama manzarası harika :) Parkın müzeleri, parkın hemen yanında "Greenwich Üniversitesi", biraz ilerisinde 02 Arena (Konserlerin verildiği milenyum dome da denilen ve yapımına dünyanın parasının harcandığı rivayet edilen hamam tasının ters çevrilmişi gibi görünen yer:) Çok güzel teşbih yaparım :)

St. Paul Cathedral'i; buranın da ünü, rahmetli Prenses Diana ile Prens Charles ın evlendiği kilise olması. Baya gösterişli ve büyük bir yer:)

Royal Albert Hall: Burası da Hyde Park'ın Kensington yakasına bakan tarafında çok ama çok güzel, büyük ve şaşalı bi konser salonu. Hani TV. lerde görürüz ya klasik müzik, opera vb. şeylerin yapıldığı salonları, işte aynen öyle bir yer. Tek kelimeyle "Muhteşem" bir yapı.

Millennium Dome (o2 Arena); Greenwich'den görünen dediğim koskocaman (Dünyanın en büyük dome'u olur kendileri) konser alanı. Dışardan görüntüsü yemin ederim beyaz bi tası ters çevirin, üstüne de bi kaç kürdan batırın aynı onun gibi :) Şaka bi yana gerçekten göz alıcı. Londra'da konser veren dünyaca ünlü tüm sanatçılar showlarını burda sergiliyorlar.

Şimdilik bu kadar geldi aklıma, zamanla daha çok gezip gördükçe paylaşmaya devam edeceğim :)

Sağlıcakla Kalın...

0

LONDRA'DA YAŞAM MASRAFLARI


Gazeteleri okurken gözüme bi haber ilisti bugün: Dünyada ev kira fiyatlari siralamasinda Londra 2. olmus :) Kendi kendime görev edindim, olurda bu haberi okumus olursunuz durduk yere yari yoldan dönmeyin diye Londra'da yasamanin bedelini asagi-yukari bi hesap edelim dedim, bakalim neyle karsilasacagiz...

*****KALACAK YER FIYATLARI;

Bu fiyatlari vermeden önce belirteyim ki Londra'da kalacak yer ücretleri genellikle HAFTALIK'tir. Sebebi de; Kisa süreli gelinip-gidildigi için kendilerince böyle bi sistem gelistirmisler, kendinizi ona göre ayarlarsiniz :)

HOSTELLER; Haftalik 100 pounddan basliyor fiyatlari. Odalarda genellikle 3-4 kisi kaliyor, eger 2 kisilik ya da tek kisilik odada kalmak istiyorsaniz vereceginiz ücret artacaktir!

Genellikle bu fiyata sabah-aksam yemegi de dahildir ama burda da seçim yine sizin.

Hostellerde Tuvalet, banyo ve mutfak ortaklasa kullaniliyor. Hostelin büyüklügüne göre wc ve banyo sayisi farklilasiyor ancak merak etmenize lüzüm yok herkese yetecek kadar sayida oluyorlar. Mutfakta da birden fazla buzdolabi, firin, ocak vs.oluyor.

AILE YANI KONAKLAMA: Haftalik 100-120 pounddan basliyor fiyatlar. Içinde kendinize ait bir yatak, masa, gardolap vb. esyalarin bulundugu bi odaniz oluyor hepsi bu :) Mutfak, banyo ve tuvaleti ev sahibiyle paylasiyorsunuz ve de eger varsa diger kalanlarla :)

Aile yaninda kalirken ister kendi yemeginizi yaparsiniz, isterseniz ailenin yaptigi yemegi yersiniz ya da anlasmaniza göre katiyen mutfagi kullanamazsiniz :) Bu, aile ile olan anlasmaniza bagli. Önceden nasil anlastiysaniz öyle yasarsiniz evde.

Bi arkadasim kisa süreligine buraya gelmisti ve aile yaninda kaldi, önceden, kendi yemegini kendisi yapmak istedigini belirtmis ve basvurdugu kurum da ona göre aile vermis. Buraya geldiginde, marketinden alis-verisini yapip kendi yemegini kendi yapti :)

Baska bi arkadasim da ilk geldiginde aile yaninda kalmisti, bir aylik ücreti pesin ödemesine ragmen ev sahibine dayanamayip 3. hafta basinda evden ayrilip odaya çikti. Çünkü, önceden anlasmis olmasina ragmen ev sahibi kadin,çocugun mutfaga girmesine izin vermedi :( Ayrica bi dolu kati kural getirdi (Sorunlu bi teyzeydi zaten), sonunda arkadasim evden ayrildi...

Aile isi tamamen sans yani :)

EV KIRALAMA: Eger uzun süreli geliyorsaniz ilk geldiginizde pek tabiki aile yaninda ya da hostelde bir müddet vakit geçirdikten ve kendinize bi ev arkadasi edindikten sonra ev kiralayabilirsiniz.

Kiralar aylik 700 pounddan basliyor. Eve ilk girerken bi aylik pesin, bi aylik depozito, 100 pound emlakçi ücreti, 50 pound temizlikçi ücreti ödüyorsunuz ve öyle kontrat imzaliyorsunuz. Kontratta belirttiginiz tarihten önce evden ayrilirsaniz depozitonuz yaniyor!!!

Pahali gibi görünüyor ama en rahati ve temizi de bu :)

Çogunlukla kira fiyatlarina elektirik,su ve gaz dahildir (Ögrenci vizesiyle geldiginiz için ev vergisi ödemiyorsunuz). Tabi bazende bu saydiklarim fiyata dahil olmuyor ve harcadiginiz kadari adiniza fatura ediliyor siz de ödüyorsunuz. Burdaki elektrik, gaz ve su fiyatlari Türkiye ile karsilastirilmayacak kadar uygun. Aylik 700 pounda tuttugunuz ev eger Faturalar dahil degilse en fazla 750 pounda gelir yani...

Ev kiralamayi da söyle açiklayayim ki sonradan sok olmayin :) Burda evden kastim "Studio Flat". Yani tek oda içinde hem wc ve banyonuz var hem mutfaginiz hem de yataginiz kanepeniz var...

Türk parasiyla aylik 2000 TL veriyorum, koca evde yasarim filan diye sakin düsümeyin yani :)

Flat te oturmanin en güzel yani daha iyi standartlarda yasamanin yaninda temiz, düzenli ve yalnizca size ait bi wc, banyo ve mutfagin olmasidir. Tanimadiginiz kimselerle share etmenize gerek yoktur.

ODA KIRALAMA: Oda fiyatlari, bulundugu bölgeye göre degismekle birlikte, merkezden uzaklastikça fiyatlar ucuzlar. Haftalik 40 pounddan baslar fiyatlar. Çogunda faturalar(BIll) dahil degildir, odanin fiyati 40 poundsa en fazla 10 pound bill eklenir olur 50 pound:)

Burda yasamanin en hesaplisidir oda kiralama, Bu seçenegi de size acentalar filan sunamaz, ancak buraya geldikten sonra, kendinize çevre edindikçe arkadaslariniz vasitasiyla bulabilirsiniz.

Oda kiralamada da tabi ki banyo, wc ve mutfagi diger kisilerle paylasiyorsunuz. Açikcasi burda da yine sans faktörü önemli :) Temiz insanlara düserseniz süper ancak diger türlü koca evde tek wc, banyo ve mutfak ve ona göre araç-gereçler var ve siz tahminen en az 5-6 kisiyle bunlari paylasacaksiniz :)


*****ULASIM MASRAFLARI;

Kalma masraflari bu sekilde. Bir de yol masrafi var ki o da haftalik bus alirsaniz normal; 13.80 pound, ögrenci;9.80 pound :)

Oyster hakkinda detayli bilgiyi daha önce burda yazmistim, isterseniz okuyabilirsiniz.

Kalacak yer tamam, oyster'imiz da cebimizde bi geriye yeme içme kaldi diyorsaniz onu da bi özetleyelim :)

*****YEME-IÇME MASRAFLARI;

Haftalik yeme-içme masrafi kisi basina 20 pound ya olur ya olmaz. Bir iki fiyat verirsem az çok kafanizda bi seyler sekillenir sanirim...

5 lt. Hamidiye suyu: 1 Pound
800 Gr. Ekmek: 40-50 Pence
500 gr. Kasar Peyniri: 3 Pound
3 Tane Aytaç Kangal Sucuk: 5-7 Pound
500 gr. Bal: 4 Pound
Makarna: 70-80 Pence
1 Kg. Tavuk Kanat: 1-1,5 Pound
1 Kg. Tavuk but: 2-3 Pound
1 Kg. Dana Eti: 4-6 Pound
1 Kg. Koyun Eti: 7-9 Pound
Dondurulmus Orta Boy Pizza: 1-3 Pound
300 gr. Krem Peynir: 1 Pound
200 gr. Reçel: 1 Pound
Meyve-Sebze: Plastik Kap Dolusu 1 Pound (Standart)
Sallama Çay 20'li Paket: 1 Pound
Türk Çayi: 2-3 Pound
Kahve: 2-5 Pound
Temizlik Malzemeleri: 1-5 Pound
750 gr. Nutella: 2,5 Pound
Bisküvi, Çikolata, Gofret vb. :Max. 1 Pound
200 gr. Tobleron Çikolata: 1 Pound :)

Marketler:
ASDA : Çok büyük markettir, 24 saat açik olanlari vardir fiyatlari da çok uygundur.

TESCO: Büyük-küçük bir çok sayida hatta tabiri caizse her köse basinda bi Tesco vardir :) Fiyati da çok uygundur. LOCAL olanlari yani küçük olanlarinda tüm çesitler dolayisiyla ucuz ürünler yoktur ancak METRO olanlari yani büyüklerinde her bütçeye uygun seçenekleri var.

MORRISON: Yeteri kadar büyüklüktedir. Benim favorimdir :) Çünkü sürekli bir seylerde indirim, promosyon vb yapiyorlar hem kaliteli ürünleri var hem de fiyatlari çok uygun :)

ICELAND: Her seyin 1-5 Pound oldugu genelde Dondurulmus ürünlerin satildigi markettir. Ürünleri ve fiyatlari eh istedir. Eger caniniz yemek yapmak istemiyorsa ve ucuza biseyler yemek istiyorsaniz iceland da bir sürü seçenek bulabilirsiniz. Mikrodalgaya yada firina atiyorsunuz 3 dakikada yemeginiz hazir :)

Bunlarin disinda bir çok market var tabiki ancak bu yazdiklarim; hem kalitede hem fiyatta en iyi olanlar. Digerleri biraz pahaliya geliyor. Ancak zaman zaman fiyatlari check etmek gerek :)


ÖZETLERSEK;

HAFTALIK; Ortalama 120 Pound ev, fatura vs. 10 pound Oyster, 20 pound yeme-içme, Haftada 1-2 kere pub-club masrafi 10-20 pound dersek ortaya HAFTALIK 150-160 Poundluk bi harcama tablosu çikiyor. Tabi Oda kiralarsaniz 120 poundluk ev masrafiniz otomatikmen 50-70 poundlara düser... Orasi sizin tercihinize ve sonrada sansiniza kalmis...
(Hesaba katmadigimiz, sehir içi-disi geziler,kiyafet, elektronik vs. alis-verisi, arkadaslarla disarda yenilecek yemekler vb. aktiviteleri umutmamak lazim)

Simdilik bu kadar...

Saglicakla kalin...

3

DAVULUN SESİ... LONDON HAVASI...



DAVULUN SESİ... LONDON HAVASI...

Avrupa'nın her şeyi iyidir! Savına zaten karşıydım, geldim, yaşadım, gördüm fikrim hem iyice pekişti hem de haklı olduğumu kendi kendime kanıtlamış oldum...

Bizde herhangi olumsuz bi iş olduğunda pek çoğumuz deriz ya "Avrupa'da böyle olsa..." Vallahi de billahi de Avrupa da beş beterleri oluyor da kimsenin haberi yok. Burda yaşamaya başladıktan sonra anladım ki Türkiye eşi bulunmaz bir ülke.

Burda karşılaştığım hadiselerden örnekler vereyimde siz kendi yorumunuzu yapın... :)

Daha önceki bi yazımda da söylediğim gibi burda her yer park ve insan yoğunluğu çok fazla diye... Pek tabi çocuk oyun parkları da full kapasite... Buralarda yaptığım gözlemim şu ki burda anne olma yaşı çook küçük :( Aynı bankta oturduğumuzda tabi ki dayanamayıp sohbet ederken yaşlarını da arada soruyorum :) Gencecik anneler 3-4 yaşında çocukları var, kendi yaşları ise 19-22 arası... Düşünün yani ne zaman evlendiler??? Hatta evliler mi o bile meçhul!!!

Küçücük genç kız ve oğlanların ellerinde sigara ve şarap-bira şişeleri... Yolda yürüyecek takatları kalmamış bi şekilde evlerine dönenler...

Hastane muhabbeti :) Biz de gün veriliyor, bugün git yarın gel deniyor, ya da 3 ay sonra gel ameliyat yapılacak deniyor ya... Aynısı burda da oluyor :) Arkadaşıma (Buranın vatandaşı) 3 ay sonraya gün verdi hastane :( (Burun ameliyatı için)
Eğer parasını öderseniz tabiki kısa zamanda operasyon geçiriyorsunuz ancak burda da fiyatlar çoook pahalı, o yüzden pek çok İngiliz özellikle tedavi amaçlı yurt dışına gidiyorlar...

Bazı zamanlarda yol çalışması oluyor, normal bir olay dimi :) Anormal olan tarafı; çalışmanın haddinden fazla uzun zaman alması. Bir de kibar bi levha koyuyorlar :) Bu yol şu tarihe kadar kapalı yada trafiği çok yoğun olacak, kendinize başka bi rota bulun diye :) Geldiğimden beri bir sürü çalışma gördüğüm ve yıldığım için söylüyorum. "Bizde böyle birşeyle karşılaşsak işte ne olucak Türkiye! Avrupa da olsa böyle mi olur?" deriz. Geldik, gördük ki Avrupa daha betermiş, Türkiye'ye kurban olmak gerekiyormuş. Bizde gece-gündüz çalışma oluyor, işler bi an önce bitsin diye... Burda ki işçileri görseniz... tam sosyetik... sabah 8 de başlayıp öğlen 12-1 arasında molasını verip akşam 5 de paydosunu yapan hafta sonu çalışmayan insanlar... Kebap iş yani :)

Avrupa Birliğinin vazgeçilmez yasağı; "Kokoreç" :) Kendi gözlerimle gördüm burdaki Türk mahalelsinde İşkembeciyi :) Hiç sevmem ama içten içe sevindim, buların yok dediğini bizimkiler, gözlerinin içine baka baka sattıkları için :D (Peki kötüyüm) Bu yasağa da anlam veremiyorum ben. Bin çeşit şey yiyorlar bi barsak mı zararlı yani? Çeşit çeşit tenyaların cirit attığı, kendi yedikleri pork un (Domuz eti) sağlığa ne yararı ne zararı olduğu meydanda!

Tr.'ye döndüğümde, etrafımdaki kimseye hiçbir konu hakkında; "işte ne olucak... Türkiye!" demesine müsade etmeyeceğim... Bunların medeniyet dediklerini GÖRDÜK!!! Atatürk'ün medeniyet için söylediği "TEK DİŞİ KALMIŞ CANAVAR" ın niye tek dişi kaldığını anladım... Bu Avrupalılar medeniyeti kendilerine göre yontup oydukları için... Neyse canınızı sıkmayayım, benimki küçük bi hatırlatma, yaşadığımız memleketin değerini bilelim... O kadar modern, açık görüşlü, at gözlüklerinden kesinlikle uzakta bir karaktere sahip ben'i bile Türkiyede doğduğuma şükrettiren bi memleket işte... Her şeyinde bu kadar rahatı, serbesti, fazlası over-doz oluyor insanı gereksiz bi "gurbetçi" hissine kaptırıyor :))

Kısa süreli gelinip, kalınır, okul okunur vs. ama sonra evli evine köylü köyüne... Çünkü İstanbul'dan duyduğun London sesi, London'a gelince ritim değiştirir...

Daha fazla umut kırmadan, can sıkmadan susayım :) Gelmek nasip olursa kendiniz karar verirsiniz :))

Sağlıcakla kalın...


0

LONDRA HAKKINDA YARARLI BILGILER


LONDRA HAKKINDA YARARLI BILGILER

Londra hakkinda faydali olabilecegine inandigim bir kaç detayi paylasmak istedim, bakalim listeleyince neler çikacak ortaya :)

1. Ingiltere'nin artik ayyuka çikmis gerçeklerinden yüzeysel bahsettikten sonra detaylara geçeyim;

Bilindigi üzre ingiltere de trafik akisi ters :) yani karsidan karsiya geçereken önce SAGIMIZA sonra SOLUMUZA bakiyoruz :) Nasil alisirim diye sakin dert etmeyin kendinize çünkü Londra'da (diger sehirler hakkinda henüz bilgim yok) geçis yerlerinde, YERDE koca koca "Look Right" "Look Left" yaziyor :) Daha öncede demistim ya Londra çok uluslu bi SEHIR oldugu için her sey düsünülmüs.

Diger bilinen gerçek ise ingiltere de 3'lü priz kullanilmasi. Avrupa'nin (Dolayisiyla bizim) kullandigimiz 2'li fis yerine 3'lü kullaniyorlar :) Orijinal olacaklar ya :) Neyse bi bildikleri vardir elbet:) Eger buraya gelecekseniz ve yaninizda elektrikli bi alet getirecekseniz "converter"e ihtiyaciniz olacak ki bunun da arayisina Türkiye de girmenize gerek yok çünkü burda her yerde var :) Hangi markete girseniz ya da hediyelik esya satan shoplara ya da 1 poundçulara :) {Her sey 1 TL dükkanlarindan burda da var ama burda her sey 1 pound:)} bulabilirsiniz. Zira yüksek olasilikla buraya geldiginiznilk günü suydu krakerdi bisiler almak için illaki yakininizdaki bi markete gideceksiniz :) Sözün kisasi bunun için telaslanmaniza gerek yok :)

Gerçekten Londra'da "Atli Polis" var. Bu da sanirim geleneklerin devami için :) Pek tabi bu polisler merkezi yerlerde boy gösteriyor (turistik bölgelerde de diyebiliriz)

Londra'nin simgesi çift katli kirmizi otobüsler :) Bunlar da gerçekten keyifli, özellikle oxford streetten geçerken üst katta oturmak ve insanlari izlemek çok hos :) oxford st. herzaman kalabalik oldugu için otobüslerin circus'a gelmeleri 15 dakikayi buluyor hatta bazen geçiyorda normalde yol bos olsa yani bu kadar busy bi cadde olmasa 3 dakika bile sürmez streetin basindan circus'a varmak ama trafik isiklari! sayesinde 15-20 dakika oluyor özellikle hafta sonlari :s eee bu hengamede üst katta milletin, sanki bedavaymis gibi alis-veris yapmasini, kim ne giymis ne takmis takistirmis :) izlemesi filan keyifli :) Çift katli kirmizi bus lar disinda birde uzun kirmizi bus lar var... Bunlar hakkinda da bi iki detay vereyim ki ögrenmenizde fayda var :)

Bu uzun kirmizi bus lar bizim TR. de körüklü diye tabir ettiklerimizden. Bunlarda söyle bi durum var. Normalde tüm otobüslerde ticket göstermek-okutmak ZORUNLU pek tabi bunda da. Ancak bunda söyle bi durum var. Bu otobüsün 3 tane kapisi var ve yolcu indirme-bindirme aninda 3 kapida açilir, siz de istediginiz kapidan binersiniz, bindiginiz kapinin direklerinde ticket'inizi okutacaginiz makine vardir yani burda söför etkisiz eleman, söföre herhangi bisey göstermek zorunda degilsiniz. Bu otobüslerin kontrolünü "Ticket inspector" lar yapiyor :) Yani Baskin yapiliyor, aniden ve ellerinde küçük makineleri olan 6-8 kisi (çogu zaman ünüformali oluyorlar ancak sivil olduklari da oluyor) otobüsteki herkesin ticket kontrolünü yapiyor :) Eger Ticket inizi makineye okutmamissaniz ceza yiyorsunuz :) Geçen hafta arkadasim yedi :) mayis-2009 itibari ile 25 pound ödedi :) Oldu ya buraya geldiniz ve sans! geldiginizin 2. günü otobüse inspectorlar geldi, korku ve heyecana kapilmaniza lüzum yok, yasal bir uygulama, sadece ticket inizi çikarip göstereceksiniz hepsi bu :) Himm... Bu anlattiklarim ne manaya geldi :) inspector a yakalanmadiginiz sürece, körüklüleri bedava kullanabilirsiniz :) Ne yalan söyleyim bende bi kaç kere oyster'imda para kalmadigi için böyle bedava bindim :)

Simdi gelelim fazlaca bilinmeyen yönlerine :)

2. Ingiltere'nin "Homeless Gerçegi"

Geldiginizde de sahit olacaksiniz ki ne yazikki bir çok homeless var sokaklarda. Merak etmeyin zararsizlar :) Bu konu hakkinda bilmeniz gereken sey sanirim hepsinin de ingizliz vatandasi olmasi, zira baska türlü o kadar rahat barinamazlar sokaklarda. Bunu söylüyorum ki aciyipta para filan vermeyin diya çünkü ingiltere ihtiyaci olan vatandaslarina ev ve para yardiminda bulunan bir ülke (ekonomisini anlatmama gerek yok sanirim) ee bu da su demek oluyor, ingiltere bu insanlara da para yardimi yapiyor hatta ev bile vermistir belki evleri kiraya vermislerdir belki kabul bile etmemislerdir nedenleri ne olursa olsun bi insanlara devlet sahip çikmis ama bu tipler kanimca sorumluluk almaktan kaçan insanlar olduklari için ya da bilemeyiz belki de kötü bi hayatlari oldu, travmatik seyler yasadilar nedenleri her neyse ne ama kesinlikle benim verecegim 1 pounda ihtiyaçlari yok! onlara para vererek de yaptiklari seye sahip çikma derdinde hiç degilim. Yani " Acirsan, acinacak hale gelirsin" lafi tam bu homeless lara göre... Burda, her fikre ve tercihe saygi oldugu için adamin tercihi sokakta yatmaksa devlet buna bisey demiyor. Onlarda normal insanlarla iç içe dirlik içinde yasiyorlar, basta da dedigim gibi korkmaniza, ürkmenize filan gerek yok :)

3. Ingiltere tüm tercihlere saygi duyar. Insanlarin tercihi gerçekten kimseyi ilgilendirmez ve herkesin en az diger insanlar gib normal yasama ve seçimlerine saygi duyulma hakki vardir diye düsünüyorum hatta düsüncemi burda bire bir yasiyorum. Bahsetmek istedigim konu cinsel tercihler. El ele, göz göze, hatta dudak dudaga kizlar, erkekler görebilirsiniz. Bu konulara açik biri degilseniz lütfen kendi iç kontrolünüze sahip çikmayi ögrenip öyle buraya gelin :) Kimseye saldirmanizi istemem:) Sonuçlari da sizin için kötü olur zaten :( Bi dolu mahkeme, para cezasi belki bi kaçgün hapisin ardindan yallah sinir disi edilirsiniz. Ingiltere kimsenin gözünün yasina bakmaz, isine yaramayan ya da sistemini bozmaya çalisan adami hemen basindan yollar.

4. Zenci gerçegi. Genellemelerin yanlis oldugunu bile bile bunu yaziyorum, farkindayim ancak geldiginizde görüp hak vereceginizi düsündügüm için anlatiyorum. Zenci sayisi hakikaten Londra'da çok fazla fakat diger sehirlerde yasayan arkadaslarimin anlattiklarina göre sadece London'da yogunlarmis oralarda tek tük görünüyorlarmis. Akliniza sakin ha sakin irkçi oldugum düsüncesi gelmesin benim anlattiklarim sadece fikir edinmeniz için. Zenciler, genel olarak kaba saba davranan, yüksek sesle konusan, etrafindaki insanlari katiyen takmayan, çogu zaman hirçin birazda fevri insanlar. Türk'lerin yasadigi bölgelerde de bol miktarda varlar, geçmis yillarda baya kanli olaylar olmus ancak son yillarda olay sayisinda gözle görülür düsme varmis (bu bilgiyide ev sahibimizden aldim :) Adam dogma büyme burali ama Türk) Simdi bunu ögrendikte ne oldu derseniz, tavsiyem, bu arkadaslarin yogun oldugu yerlerde çok vakit geçirmeyin, özellikle de geceleri! Nedendir bilmiyorum, kimsenin karistigi ettigi yok onlara, herkesle elbetteki ayni haklara sahipler, sonuçta siyah-beyaz hepimiz insaniz ama geçmisten gelen bi kin mi, öç mü aliyorlar, kompleksleri mi var her neyse ne ama degisikler. Uzak durmak lazim! Bi de korktugunuzu kesinlikle belli etmiyeceksiniz, gözünüzü kaçirdiginiz anda bundan faydalanmak isteyebilirler :(

5. Yahudiler. Kendi hallerinde hatta kendi kurduklari dünyada bir arada yasayan hakikaten bazi konularda hayran oldugum toplumun insanlari. Hayran oldugum konular gerçekten kendi kültürlerine ve de birbirlerine sahip çikmalari. Kendilerine has giyim tarzlari (tek tip giyiniyorlar-Komple siyah içlerine beyaz ya da siyah gömlek) elbetteki küçük ve genç erkek çocuklarinin kulaklarinin iki yanindan uzattiklari bukleli saçlari, yetiskinlerin kullandiklari takke ya da büyük siyah sapka... Onlarda kendilerinice orijinaller ve kimseye zararlari yok, Sadece içten içe Londra'yi satin aliyorlar :) Çook zenginler çoook... Gelince muhakkak göreceksiniz ya :) Sasairmayin bu hahamlarin sokakta ne isi var diye... Onlar ahirette rahat yasayabilmek için bu dünyada zengin olan ve sade yasam süren yahudi insanlar...

6. Dünyaca terörist olarak ilan edilmeyen ancak bulunduklari ülkelerde terörist olan örgütlerin burda ne yazik ki YASAL subeleri var ve istedikleri ati kosturabiliyorlar. iste bu kadar demokratik olunmasini hazmedemiyorum!!! ama elimden de bir sey gelmiyor, hani sizde benim gibiyseniz azicik sinirlerinize hakim olmayi ögrenmeniz lazim. Gözünüzün önünde olan olaylara ses çikarmamak zorunda oldugunuz, her seyin basi SAYGI olan bi ülke burasi :( Hazirlikli olun yani :)

7. Biraz da güzel seylerden bahsedeyim. Mesela PARFÜM :) Sakin ha sakin Tr dan parfümle gelmeyin! Çünkü Londra'da çook ucuz... Hani nerdeyse doldurma parfüm fiyatina orijinal parfüm aliyorsunuz. Bir dip notta Kesinlikle ve kesinlike Free shop dan çok daha ucuz Londra. Londra nin Free shopu Istanbul'unkinden ucuz ya... Düsünün iste Londra nin çarsisinda satilani hepsinden ucuz :) Türkiyede 250 TL ye aldigim parfümü burda 30 pound a aliyorum baska örnege gerek var mi :)

8. Festivaller sehri Londra. Eger student visa ile gelmisseniz zaten hemen hemen tüm etkinliklerden haberdar olursunuz ki, Burda gün geçmiyor ki "Trafalgar Square" den bi konvoy geçmesin :) Vallahi saymakla bitiremem ki! Ben Londra için "Dünyada yasiyorum" diyorum, hakliyim, çünkü her milletten insan var. eee düsünün bi kere bunca insanin özel günleri, geleneksel senlikleri, bizim kurban,seker bayrami bile kutlaniyor :) Her daim bi hareket bereket var yani... Eger bu sehirde de aktivite yok diyen biri olursa ben o kisiden süphe ederim :) Non-stop bi yasam halinde buralar :)

9. Sehirler ve Ülkeler arasi ulasim. Bu konuda da sıkını yok tabiki. Uçak, tren, otobüs her türlü istediginiz yere gidebilirsiniz. International stationlar var. Burdan Trene atliyorsunuz (pek tabi ki hizli tren bizim ki gibi kara tren degil) 2 saat sonra Fransa'dasiniz.

Uçak, eger önceden bilet almissaniz çok çok ucuz. Özellikle "easy jet" diye bi firma var ki pek sayginligi olmasa da hep full kapasiteler çünkü çok ucuzlar, uçagin otobüsü diyebiliriz :)

Tren, uçaktan sonra yada uçagin gitmedigi yerler için düsünülecek en hizli ve modern araçlardan biri. Gideceginiz yere otobüsten daha önce variyorsunuz, yolculugunuz boyunca wire-less den yararlanabiliyorsunuz ancak otobüsten daha PAHALI

Otobüs de diger araçlar gibi, bilet erken alininca baya karli üstelikte en ucuz ulasim araci:) sadece trenle 1 saatte gideceginiz yere 2-2,5 saatte gidiyorsunuz. 2 kati zaman harciyorsunuz ama trenin yari parasini ödüyorsunuz ve emin olun otobüslerde komforlu :)

10. Ingiltere'nin genel gerçek hava kosullari :) Pek tabi yil boyunca yagmurlu :) Semsiye önemli bi aksesuar hatta süslükten çikip islevsel olarak da baya baya kullaniliyor :) bir gün içinde bi kaç mevsim yasadiginizda oluyor... Genel olarak bana göre Izmir'in biraz daha serti hepsi bu kadar. Yani gelirken kazak,ceket doldurmaniza gerek yok:)

11. Alis-veris. Her anlamda uygun diyebilirm. Tamam Londra burası! Adı bile pahaliymis gibi gelse de bence degil. Özellikle de eger burda çalisiyorsaniz, hazirdan para yemiyorsaniz hiç pahali gelmiyor :) {umarim geldiginiz ay hemncik bi part-time ise girersiniz böylece ne demek istedigimi anlarsınız}.
Oxford St. te "Primark" denen bir magaza var 2 katli, aman Allahim! içine girince, o kalabaligi görünce diyorsunuz ki sanirim bedava kıyafet dagitiliyor :) kasalarin önünde kuyruk var! düsünün! ve yanlis saymadiysam magazada 60 kadar kasa var:) ve hepsi full:) neden burasi bu kadar popüler? Çünkü çok iyi kopya kiyafetleri var :) hatta bazilari tipkisinin aynisi ve fiyatlar feci halde ucuz :) A'dan Z'ye de her seyi bulabilirsiniz fiyatlarida 1-15 pound arasinda :) Eee diger büyük markalara da şu yüzden uygun dedim. Mesela Tr. da sezonda iyi bi elbiseye en az 50 60 TL veriyoruz hatta ne elbisesi gömlege, bluza veriyoruz bu parayi, burda da 15-20 pound. Degisen bisey yok ki :) Çantanizi hazilarken çok abartiya kaçmayin, kıtlığa değil dünyanin önemli merkezlerinden birine geliyorsunuz ve öyle düsündügünüz gibi uçari pahalilik yok :)

12. Student visa ile part-time ise girme. Eger 6 aydan fazla ögrenci olacaksaniz part-time çalisma hakkiniz var, daha azi için çalisma hakkiniz yok kesenizden yiyceksiniz, bunu hesap edip gelin derim. Yok ben gidince is bulurum orda ne is olsa yaparim demeyin. Isinizi saglam kaziga baglayin. Gidince hallederim laflari London'a sökmez :( Ne kadar uzun visaniz varsa is bulma sansiniz o kadar fazla hele birde kendinizi idare edebilecek gibi ingilizcede biliyorsaniz isiniz daha da kolaylasir. Is bulma konusunda sansinda çok büyük etkisi var ama. Geldim basvurdum 3 aydir bisey yok da diyebilirsiniz. Bu tamamen basvurdugunuz ise sizden daha tecrübeli ya da daha iyi skillere sahip olan birinin basvurup basvurmamasiyla alakali, 2. bi alternatifiniz Türk'lerin yaninda çalismak olabilir, Restoran, kebapçi, market vs. ancak ben kesinlikle tavsiye etmem. Çünkü Türkler hem çoook çalistirip az para veriyorlar hem de sizin Türkçe gün geçtikçe gelisiyor da bi bakmissiniz Ingilizceniz oldugu yerde sayiyor :(

Ingiliz islerine basvurmak için kendinize güzel, kisa ve öz pek tabi INGILIZCE bir cv hazirlayip elden dagitabilirsiniz bir de burda bir çok is bulma ajanslari var ki çogu firma buralarla çalisiyor (Burda her seye profesyonel yaklasiliyor isterseniz tuvalet temizleyin farketmez) Umarim en kisa zamanda is bulabilrisiniz :) sansinizin yagver gitmesini dilerim :)

13. Londra'da lüks sayilabilecek seyler :) Esasen lüks demek yanlis olurda, pahali sayilabilecek seyler diyelim :) UK de el emegi ile yapilan her sey ama her sey EKSTRA PAHALI. En basit örnegi KUAFÖR. Saç kesimleri 30-50 pound arasi :) Saç yaptirmayi hiç denemedim bile :) eger sadece saçinizin ucundan aldiracaksaniz ama sadece alt kisimlardan 15-20 pound, sekilli kestirmek zaten 50 poundu buluyor ne bileyim her seyin bi fiyati var, saç yikamak da bi dünya para mesela :) yok ben istemiyorum diyorsun, mecburuz iyi sonuç için yikamamiz lazim diyorlar :) Herkes yolunu bulmus yani :)

14. Birazda gezip görelim :) Schengen Vizesi :) Madem buralara kadar çikip geldiniz, gelmisken niye bi kaç ülke daha gezemeysiniz :) dimi ama :)

UK Vizeniniz bitimine 3 ay kalaya kadar Schengen'e basvurabiliyorsunuz, bunun içinde gitmek istediginiz ülkenin konsolosluguna müracaat ediyorsunuz, uçak,tren vb. bilet rezervasyonunuzu, kalacaginiz yerden aldiginiz rezervasyon belgesi ya da akrabaniza gidecekseniz onlarin yolladigi mektup ancak akrabaniz fax i konsolosluga yollayacak, pasaportunuz ve basvuru ücretini de yatirinca islem tamam çok uzatmadan veriliyor zaten. Sonuç bazen bi kaç gün içinde bazende bi hafta içinde.

Ayrica belirteyim ki Birlesik Kralliga bagli olan ülkelere VİZESİZ gidebiliyorsunuz.

15. Tiyatro-Sovlar-Gösteriler. Kültürel faaliyetin bitip tükenmedigi bir sehir Londra ve inanilmazda ilgi var. Ben ömrü hayatimda böyle kalabalik tiyatro seyircisi görmedim! EEE dünyaca ünlü müzikallerden bahsetmeme gerek bile yok sanirim, kaçinci defadir ayni müzikal oynuyor, hala kalabalik, hala ayni yogun ilgi ve insanlarda çok bakimli alimli. Önce kendilerine sonra da sanata olan saygilarindan sanirim gerçek beyefendiler ve hanimefendiler görebilirsiniz :)

16. Londra nin en popüler ulasim aracini es geçmisim :) BISIKLETLER :) Bisiklet tam anlamiyla bir ARAÇ. Kurallara uyan, kirmizi isikta araçlarla beraber duran, yesil isikta geçen, çogu yerde kendi line i olan çok popüler tasima araci. Minicik etegi de olan bisikletin basinda, Kravatli takim elbiesli adamalarda :) Alismasi zor degil, tek dikkatimi çeken bizim memlekette en fazla 500 TL ye alacagimiz Bike, burda 1500-2000 pound. Bisiklet ithal edebilirsiniz buraya :) çok zengin olursunuz :)

17. Londra'nin göz bebekleri, vazgeçilmezleri PARKLAR. Kocaman kocaman, yem yesil, çogunda yapay göl yada derenin bulundugu, insanlarin dogal yasam alanlari :) Evet insanlarin dedim çünkü bizim millette bu kültür henüz yerlesmedi ama burda Herkes, her kesimden insan, kahvesini içmeye, kitabini okumaya, müzigini dinlemeye, sporunu yapmaya, güneslenmeye yada arkadaslariya çimlerde uzanip sohbet etmeye parklara geliyorlar ve günesi son damlasina kadar kullanip evlerine dönüyorlar. Bu öylesine keyifli ve yasanilasi bir seyki. Ayni kültürün ülkemizde de oturmasini diliyorum. Benim için burayi vazgeçilmez yapan önemli unsurlardan biri :)

18. Yasal kayit islemleri... 6 Aydan fazla ögrenci olacaksaniz ülkeye girdiginiz ilk 7 gün içinde polis kaydi yaptirmak ZORUNDASINIZ. Ayrica kaldiginiz yere en yakin yerdeki bir GP ye yani genel poliklinige binevi saglik ocagi diyebiliriz, kayit olmanizi tavsiye ederim hem yasal olarak dogru olan bu hem de oldu ya basiniza Allah korusun ki bi kaza bela geldiginde doktora derdinizi anlatacak durumda olamayabilirsniz eger GP de kaydiniz varsa doktor sadece adinizi girerek hakkinizdaki tüm bilgilere ulasabilir. Sagliginiz için çok önemli bunu sakin sakin IHMAL ETMEYIN! Polis kaydini biraz daha açmak istedim. Ilk 7 gün içindeki kayitta para ödeyeceksiniz ancak diger kayitlar için para ödemeyeceksiniz. Diger kayittan kastim da su; UK de eger adres degistirdiyseniz adres degistirdikten sonraki ilk 7 gün tasindiginiz yere en yakin her hangi bir polis merkezine gidip ben bu mahalleye tasindim diye kayit yaptirmak ZORUNDASINIZ.

19. Ingiltere de egitim konusuna uzunca deginecegim için burda yer vermedim. Sanirim simdilik bu kadar. Aklima geldikçe bu maddeleri devam ettiririm...

Saglicakla kalin...

Herhangi bi konu hakkinda bisşy sormak istersenizde e-mail atabilirsiniz belki bi faydam dokunabilir :)

0

LONDRA'DA GÜNLÜK YASAM


LONDRA'DA GÜNLÜK YASAM

Londra'nin tasikardili nabzini tutmadan önce bi önceki yazimda es geçtigim bi konu dikkatimi çekti.

Londra'da görülmesi gereken yerlerden biri olan "Madame Tussaud" Bal mumu müzesi.

Avrupa yakasini izleyenleriniz bilir Burhan çok sik telafuz eder Tokatta beni "madam tuso" büyüttü diye... :) Sonra duydum mumya müzesi açmis diyoo ya :) isteo madam bu madam :) o müzede bu müze :)

Ünlü ve önemli kisilerin bal mumundan heykellerinin oldugu, girisi ücretli bir müze. Bileti kapidan almak yerine online alirsaniz yüzde 10 indirimden yararlanirsiniz. Kesinlikle müzeye erken saatte gidin! sabah 8-9 gibi, çünkü yaz-kis turist memleketi oldugu için Londra, müze önünde bayaa bi kuyruk oluyor. Hele ki ilkbahar ve yaz aylarinda :( Eger uzun süreli geliyorsaniz Londra'ya, kisin ziyaret edin madami derim :) en azindan insan yogunlugu az oluyor :)

Buraninda bana göre en heycan verici tarafi Atatürk'le Fotograf çekinme sansiniz olmasi :) Yillarca okudugumuz, hayrani oldugumuz büyük liderimizin tipkisinin aynisiyla hem de photo-shopsuz fotograf çekinme sansi herkese nasip olmaz!

Gezi turumuza nokta koyduktan sonra Londra'nin günlük yasamina deginebiliriz :)

Londra, 24 saat yasayan bir sehir. Rahatça gece disari çikabilirsiniz, etraf polis dolu:) güvenli yani, ee 24 saat otobüsler çalisiyor hem de en uzak noktalara kadar, yolda da kalma riskiniz yok :) Otobüsü 24 saat olan ülkede elbetteki taksilerde mesaide :) üstelik fiyatlari da çok uygun.

Siyah takislere "Cab" deniliyor. Klasik Ingiliz arabalari :) Geleneklerini yasatiyorlar hala ve her biseyleri orijinal :) trafikleri, elektrik prizleri, çift katli otobüsleri, atli askerleri vb. ile kendine özgülüklerinden ödün vermeyen bir ülke Ingiltere!

Cab'lerin disinda bir seçeneginizde özel taksiler. Bunlar normal arabalar, sadece ön ve arka camlarinda "Private Hire" yazan mavi bir etiket tasiyorlar. Aslinda bu araçlar sadece telefonla aranip çagirilinca çalisabiliyorlar, yasal olani bu yani :) Ancak firsat buldukça bu yasagi delip el kaldiran müsterilerede duruduklari oluyor, özelliklede gece yarisindan sonra :)

Londra Cuma ve Cumartesi geceleri inanilmaz derecede hareketlidir çünkü burdaki insanlarda "Pub" kültürü oldugundan ve aliskanliklariyla yasayan insanlar olduklarindan is çikisi 7-8 gibi Publara, gece yarisina dogruda clublara akarlar... Çogunlukla da gece, sabaha karsi 3-4 gibi sonlanir tabiki daha geç olanlari da var. Benim anlattigim ortalama saat :) Sabahin 4 ünde caddeler full insan dolu olur üstelik sik ve bakimli insanlarla pek tabi de SARHOS :) Malum Sarap kültüründen geldiklerinden, su yerine sarap tüketen insanlar olduklarindan eee aksam üstü içmeye baslayanlarin sabaha karsi hali ne olur varin siz tahmin edin :)

Bunca alkollü insanin oldugu yerde kavga hirgür kaza bela olmaz mi? Tabi ki olur ancak! Burda kavgaya karismak öyle göze alinacak bir konu degil. Londra kamera agi bakimindan dünyanin en gelismis sistemlerinden birine sahip. Sokagin basinda birine tokat atsaniz köse basina gelmeden polis ensenizde biter! Kesinlikle abartmiyorum, Her yer kamera oldugundan polisler elleriyle koymus gibi bulup çikariyorlar kaçani göçeni. Burda insan hayatina çok önem verilir, en ufak bir vak'a da dahi ekiple polis ve ambulans gelir, eger olmaz bir dar sokakta basiniza bi kaza gelse onda bile endise etmenize lüzüm yok! Bizim ülkedeki gibi transit minibüslü ambulanslar oldugu gibi normal arabali ve motorsikletli ambulanslarda var, ayni paralelde polislerde. Atli, Yaya, Bisikletli, Motorsikletli, Arabali vs. Her çesit polis var. Bu kadar çok milletin bir arada yasamasini saglamanin elbette bir bedeli var ve Londara da bu hakkiyla yapiliyor.

...

2

KISA LONDRA TURU


LONDRA'DA GÖRÜLMESI GEREKEN YERLER

Londra'ya gelme nedeniniz ne olursa olsun hepimizin ortak noktalarindan biride gezilecek görülecek yerleri ziyaret etmektir.

Londra bu konuda gerçekten çok zahmetsiz bir sehir. Sabah 8 de evden çiksaniz nerdeyse görmeniz gereken yerlerin çogunu görüp öyle eve dönersiniz.

Örnegin gezintimize Hyde Parkla basladik diyelim, parkta bi iki tur atip kocaaaman kazlara ekmek verdikten ve yapay göl kenarlarindaki banklarin birine oturup günesin tadini çikardiktan sonra Oxford streete geçebilirsiniz, Zira Hyde parkin bittigi yerde oxford street basliyor :) Oxford street; sagli sollu büyük ve görkemli magazalarin bulundugu ünlü alis veris caddesi. Bayaa uzundur! Oxford circus dan sonrasi new oxford street diye geçer buraninda bi farki yoktur :) Oxford circusa geldikten sonra sagdaki genis caddeye dönersek Ünlü Piccadilly Circus a dogru emin adimlarla ilerliyoruz demek olur :)

Piccadilly circus da bir çok filimde gördügümüz bir meydan, isikli reklam panolarinin oldugu her daim cap canli piril piril bir yer :) Buralarda da elbetteki magazalar devam ediyor, circus'a açilan hangi caddeye girerseniz girin muhakkak pahali ve lüks markalarla karsilasirsiniz.

Piccadilly Circus'daki atli heykelin yanindan saga dönüp yolumuzu takip ettigimizde dogruca Trafalgar Square geliriz :) burasi da yasal gösterilerin yapildigi, konserlerin verildigi ve özel günlerde (yilbasinda, karnavallarda, festivallerde vb.) insanlarin toplandigi bir meydan. Çok büyük bir alani yok bence ama Londra'nin kalbinin attigi önemli noktalardan biri.

Meydanin hemen arkasinda National Gallery bulunmakta... Binlerce degerli eserin sergilendigi, girisi ÜCRETSIZ bir galeri. Dünyaca ünlü ressamlarin gerçek resimlerini görmek gerçekten heyecan verici, daha önce kitaplarda ya da belgesellerde duydugum gördügüm eserlerin pek çogunu burda görme imkanim oldu gerçekten benim için güzel bir tecrübeydi :) Geldiginizde bi görün derim :) Zaten yolunuzun üstü :)

Trafalgar Square da ki heykelin önünde uzanan yol ise, Hükümetle alakali her bi binanin bulundugu "Whitehall" dur. Buranin bana göre en görülesi yeri atli askerlerin bulundugu birim. Nöbet degisim seramonilerini izleyebiliyorsunuz ayrica askerin yanina geçip fotograf da çekinebiliyorsunuz :) Askerin konusmaya hakki olmadigindan bisey diyemiyor :) sadece silahini degistiriken hareket ediyor :) onun disinda put gibiler!

Atli askerleri de gördükten sonra yolumuza devam edersek az ilerde yolun sonunda ünlü Big Ben i ve Parlement House u görüyoruz. Buraya gelmeden önce bi noktayi es geçmeyeyim.Dedim ya bu cadde boyunca tüm devlet binalari bulunuyor. Bunlarin içinde elbetteki Bakanliklar binasi da var ve neden bilmiyorum buraya gelen turistlerin çok ilgisini çekiyor saatelerce önünde bekliyorlar halbuki hiç bi cazibesi yok, tahminime göre bi bakan çikarda görürüz ümidi tasiyorlar! Ama bakan degil Basbakan görseniz ne olur ki! Bu ülkede en fazla kraliçe görürsem heycanlanirim sanirim yoksa digerlerinden zaten bizde de var :)

Neyse konuyu dagitmayayim :) Yolun sonundaki Big Ben önünde de fotograflarimizi çekindikten sonra soldan yolumuza devam ediyoruz, aaa, bi de bakiyoruz daha 2 dakika yürümemisiz ki bi köprünün üstünde duruyoruz, altimizdan bulanik rengiyle ünlü Thames nehri ve karsimizda yine çok meshur "London Eye"

London Eye; Koskocaman bir dönme dolap. Bana göre çok da binilesi bisey degil, çünkü Londra'nin öyle kayda deger bi manzarasi yok, bence paranizi bosa harcamis olursunuz derim ama tabi siz bilirsiniz, karar sizin, eger binerseniz indikten sonra hakli oldugumu göreceksiniz :)

Sanirim bu kadar gezme bir gün için yeter :)

Ben size basta demistim, Sagolsunlar görülesi heryeri birbirine yakin yapmislar hiç tabanlariniz sismeden, geldiginize geleceginize pisman olmadan sehir turunuzu tamamliyabiliyorsunuz :)

Bu anlattigim yerleri yok ben yürüyerek gezmem bi gezdiren yokmu arabayla filan diyorsanizda hiç merak etmeyin sehir turu yapan çift katli, üst katinin üstü açik, kirmizi gezi otobüsleri var :) Pek tabi ücretini ödedikten sonra ayni anlattigim yerleri otobüs tepesinden de görebilirsniz. Fotograf çekilmesi gereken yerlerde söför yavasliyor merak etmeyin :) Ayrica olur a yagmur yagarsa, tur opratöründen seffaf yagmurlugunuzu temin edebilirsiniz :)

Bunca yeri bi günde gezdikten sonra bir gününüzü tabiki British Museum a, bir gününüzü dünyanin en büyük kütüphanesi olan "British Library" e, bir gününüzü de "Madame Tussaud" Bal mumu müzesine ayirdiktan sonra Londra maceramizi bitirmis oluyoruz :)

Uzaktan bakinca çok büyülü gibi görünsede içine girince o kadar da espirisi yokmus dimi :)

Arada elbette atladigim yerler olmustur, geldiginizde o bosluklari da siz doldurursunuz :)

Simdi geldi aklima :) mesela Piccadilly circus un neonlu isiklarinin arkasinda kalan çin mahallesi ve soho street gerçegi :)

Çin mahallesi tahmin ettiginiz üzre çin mali esyalarin satildigi ve lokantalarin oldugu kendilerine özgü bi mahalle ama Soho yu anlatmam lazim :) Burasi gerçekten özel bi yer :) Içinizde olan olmayan tüm çilginliklarinizi burda desifre edebilirsiniz.

Soho, ayıpçı gece clublarinin ve shoplarin oldugu, es cinsellerin barlarinin bulundugu siradisi bir yer. Tabiki burda göreceginiz tiplerde biraz sinirlari zorlayan cinsten... Dudak dudaga bir çift erkek görebilir, saygi duyup yolunuza devam edersiniz :) Burasi da böyle bi memleket... Herkese açik...

Saglicakla kalin...

0

LONDRA'DAN KARELER :)


3

2009 YAZINI LONDRA'DA GEÇIRMEK ISTEYENLERE ÖNERILERIM


2009 YAZINI LONDRA'DA GEÇIRMEK ISTEYENLERE ÖNERILERIM

Merhaba arkadaslar, Londra'da yasayan (halen yasiyorum) biri olarak tecrübelerimi paylasmak istedim umarim birilerine faydali olabilirim :)

Londra serüvenimden kisaca bahsetmem gerekirse; 6 ayligina dil egitimi için gelmistim tabi ki student vize ile ve 8 aylik vizem vardi pek tabiki bu süre dil'imi gelistirmemde yeterli olmadi! Ben de vize bitimime 2 gün kala yeniden vize basvurusunda bulundum ve hala vize sonucumu bekliyorum:) Tabiki bu zaman zarfi içerisinde 6 ay ve üzeri kursa yazildigim için çalisma hakkim da vardi part time islerde çalistim hala da çalisiyorum :) geçen zaman zarfinda yaptigim yanlislar ya da aldigim dogru kararlar oldu, bunlarin sonuçlarini da yasayarak gördüm:) Bu bilgilerimi paylasiyorum ki, birazdan verecegim önerilerimi ordan burdan copy-paste yapmadigima, gerçekten yasadiklarimdn yola çiktigima inanabilesiniz diye :)

Simdi kisaca basliklayayim bakalim neler çikacak karsimiza :)
*Londra'da dil okulu seçimi
*Kalacak yer seçimi

:) düsündüm baska bi baslik gelmedi aklima :) demek bunlarin içerigi fazla :) çünkü aklimda bi dolu sey var paylasmak istedigim :)

LONDRA'DA DIL OKULU SEÇIMI

Bu konu hepimizin dikkat etmesi gereken önemli bi baslik. Kendi yasadiklarimdan ve pek tabi burdaki arkadaslarimin yasadiklarindan gözlemledigim ortak paydalar sunlar:

*Eger araci bir acenta ile geliyorsaniz muhakkak acentaniza tavsiye ettigi okuldaki Türk ögrenci yüzdesini SORUN. Bu hakikaten çok mühim. Bu mevzuyu atlayipta taa Londra'lara kadar gelirseniz paraniza da vaktinize de yazik edersiniz. Buraya geleceginize evinize yakin iyi bir dil kursuna yazilin daha iyi! Simdi diyeceksiniz ki bu kiz neden bunu diyor? Su yüzden diyorum: buraya gelince HAYAL KIRIKLIGINA ugramayin diye, çünkü okula bir geliyorsunuz ki aman ALLAHIM!!! her taraf Türk! EEE? Derste ingilizce isliyosunuz dersi ama aralarda disarda orda burda hep Türkçe konusuyorsunuz, Türk arkadaslar ediniyorsunuz! Ben konusmam Türklerle prensibim var der atlatirim seklinde hele hiç düsünmeyin zira okuldaki etnik köken gruplasmasini görünce ister istemez sizde Türk grubuna dahil oluyorsunuz, Nedendir bilmem çogu insan buraya ingilizce ögrenmeye gelir ama derdini dili döndügünce anlatmaya çabalamak yerine (ingilizce olarak) gider kendi dilini konusan bir arkadas bulup onunla takilir! Arkadaslar biz zaten Türkçe konusabiliyoruz :) bunun pratigini yapmaya taaa memleketimizden kalkip buralara gelmenize hiç gerek yok!

Gelelim acenta konusuna. Sunu bir kere ASLA unutmayin! Acentalar komisyon üzerinden çalisir ve pek tabi en çok komisyonu veren okula ögrenci yönlendirirler. EE burdan su çikarimi yaptiniz sanirim :) Türkiye'de ki 'X' acentasina giden her Türk ögrencinin Londra'daki 'Y' okuluna gönderildigini!
Bu konu kesinlikle ve kesinlike önem sirasinda en birinci!!!

*Okul seçimi hakkinda diger bi konu okulun ücreti! Simdi burda da suna takiliniyor! Pahali okul iyi okuldur, ucuz okul kötü okuldur!!!

Bu teze siddetle karsi çikiyorum!

Dil ögrenmek her iste oldugu gibi kisinin kendisiyle ilgilidir! Bu, egitimide de en önemli unsurudur; 'ÖGRENCI'. Siz iyi ve ögrenmeye hevesli bi ögrenciyseniz emin olun ki yilligi 1500-2000 pound luk bi okulda da yilligi 4000-5000 pound arasi olan bi okulda da ayni verimi alirsiniz.

*Okul seçiminde para-acenta-okul seçimi üçgeni! Bu konuda size tavsiyem okullar hakkinda detayli bilgileri acentanizdan aldiktan sonra evinize gidip internetin basina geçmeniz ve okullarin web sayfalrindan okul hakkinda bilgilere kendiniz ulasmanizdir, sonrada akliniza yatan okullara e-mail yollayin, okulunuzun ücreti nedir, ne kadar Türk ögrenciniz var, okulunuzun imkanlari nelerdir (bilgisayar odasi var mi, kantini var mi, kütüphanesi var mi vb). Kendi bilginizi kendiniz toplayip kendiniz basvuruda bulunun derim! acenta ile okulun yoladigi fiyatlarda bazen farkliliklar olabiliyor. Yok ben cesaret edemem yanlis yaparim endisesi tasiyorsaniz acentanizla okulun size verdigi fiyat arasinda fark oldugu konusunu muhakkak konusun, eger fiyatta fark yoksa acentanizla okulun fiyati hakkinda pazarlik yapin :) azicik komisyonlarindan düsüversinler :)

*Okulunuzun kalacaginiz yere uzakligi, bu da gerçekten önemli, geldiginizde göreceksiniz ki gerçekten sistemleri oturmus ve saat gibi isleyen bi ülke burasi ancak 24 saat bir fiilde cap canli, simdi okulla ev arasinda giderken harcadiginiz zamani baska bi aktivitede harcayabilirsiniz. Ne bileyim, daha çok gezmeye vakit ayirabilirsiniz ya da iste çalisir para kazanirsiniz.Okulunuz merkezde ama kalacak yeriniz zone 3 deyse bence sorun var demektir. Çünkü siz buraya kisa süreligne yaz'inizi degerlendirmeye geliyorsunuzu bunun her gün 2 saatini niye yola ayirasiniz ki? Kalacak yer hususunu da iyi ayarlamak gerek!

LONDRA'DA KALACAK YER SEÇIMI

*Londra,bir çok milletten dinden, dilden, renkten,irktan ögrenciye ev sahipligi yapmaktadir yani ögrenciye alisiktir :) bizim ülke de Eskisehir için ögrenci memleketi denir ya! UK nin de ögrenci memleketi Londra :)

Simdi durum böyle iç açici olunca tabi ki kalacak yer seçeneginiz de bol oluyor :) Kalacak yer için: *Hosteller (ögrenci yurtlari)
*Aile yani konaklama
*Oda kiralama
*2-3 Yildizli Hoteller
*Oteller
Gibi bir çok seçeneginiz var:) Pek tabi kisa süreli geldiginizden dolayi ev kiralama seçenegini saymadim çünkü ev kiralamak için en az 6 aylik sözlesme imzalamaniz gerekir, 1 aylik depozito 1 aylik da pesin kira vererek eve girersiniz 6 aydan önce evden ayrilirsaniz da depozitonuz yanar :) yani bu size uzak bi konu :)

Simdi gelelim benim favori konaklamama :) Türkiye'den gelenler için her ne kadar "Aile yani konaklama" cazip görünsede simdiye kadar tanistigim hiç bir yerli-yabanci arkadasim 1 ayini doldurmadi :) oda bulan, hostel bulan 2. 3. haftasinda aile yanindan ayrildi :)

Neden derseniz?

Sakin pesimist olark algilamayin yazacaklarimi ama takdir edersiniz ki her toplumun sahsina-minhasir bir kültürü var :) nasil ki biz Türkler misafirper, sicak kanli ensesine vur ekmegini al cinsinden insanlarsak :) bu Ingilizler tam tersi :) olabildigine soguk, paylasimdan uzak, güvensiz ve yalniz insanlar! (bu kategorilendirmeyi kesinlike tüm ingilizleri sokamamçünkü çok tatli ve içten olanlarini da biliyorum, benim bahsettiklerim evlerini ögrencilere açan yasli, yalniz yasayan teyzeler, amcalar vb.)

Aile yani konaklamada saniliyor ki sabah aksam beraber yer içeriz sohbet etmeye dil gelistirmeye vakit bulmusoluruz :)

Üzgünüm ama yok öyle bisey. dedigim gibi cool insanlar olduklarindan ne sizi rahatsiz etmek isterler ne de kendilerini rahatsiz ettirirler :) eee hesapli olur mutfagi kullanicaz diyorsaniz orda da bi yorumum olacak :) bi kere güvenip te onlarin yaptiklarini yiyemezsiniz sanirim! ee kendiniz market alisverisi yapip yemek yapayim deseniz! karakterinize göre, belki çekinirsiniz,ya da ev sahibi sicak bakmaz bu konuya ya da ne bileyim kurallar getirir mesela nazi kampi gibi:) mutfaga 8 den sonra girilmez bulasigini hemen yika, eve geç gelme, arkadas davet etme vb. :) Bu aile yani tamamen sizin sansiniza kalmis bi durum. Sizin temin ederim ki aile yani yani gelipte halaa aile yaninda kalan bir Allahin kulunu duymadim :) eee bununda illaki nedenleri vardir :)

Siz yine de aile yani düsünmekte israr ediyorsaniz hemen trink! diye tüm aylik paranizi vermeyin. Örnegin 8 haftaligina buraya geldiniz, 8 haftanin tamamini ödemeyin! 3 haftalik verin eger anlasabilirseniz ne alaa... yok anlasamazsaniz baska bir eve, odaya ya da hostele geçebilirsiniz :)

Güya lafa benim favorimle baslayacaktim aile yani dedim laf uzadi:) kisa dönem gelenler için benim favorim kesinlikle Hosteller çünkü buralar hem fiyat olarak uygun hem baska milletten bir sürü insan var ve mecburen anlasabilmek için ingilizce konusmaniz gerekecek üstelik de ortak mutfaginizda kendi yemeginizi yapip gönül rahatligi ile yiyebilirsiniz, aaa yok üsenirim derseniz hostellerin sabah-aksam yemek dahil olanina yazilirsiniz hostelde yer içersiniz yok onuda begenmezseniz disarda gidebileceginiz bi dünya fast-food yerleri yada restoranlar var... yok olmadi caniniz lahmacun kebab çekersede atlarsiniz oxford streetten 73 numarali otobüse haydiii gelirsiniz "Stoke Newington" a ki burasi Türk mahallesi diye biliniyor :) sagli sollu dizilmis kebapçilardan birine girer acili antep lahmacununuzla salgaminizi içer evinize-yurdunuza dönersiniz :)

Burasi Londra, burda hayat 24 saat, seçenek ise sinirsizdir! 12 ay bir fiil a'dan Z'ye tüm meyve-sebzelerin bulundugu yasanilasi bir yer iste :)

*Oda kiralama ise ancak buraya geldikten ve arkadas edindikten sonra ulasabileceginiz bir seçenek. Baktiniz ki kaldiginiz yerde sikinti var bunu pek tabi içinize atmak yerine etrafiniza yayin :) muhakkak bir insan evladi el uzatacak derdinize derman olucaktir. AAa 5-6 hafta mi kalacaksin benimde odamda 2. yatagim uygun istersen bana katil hemde kirayi paylasiriz diyen birileri kesin çikar. Çünkü burda uzun süreli kalan ögrencilerin çogu oda yada ev kiraliyor :) eee kisa süreli gelen ögrencilerle odalarini ya da evlerini paylasmak onlarin maddi giderini biraz olsun hafifletiyor... aslinda sizden çok kendilerine iyilik yapiyorlar :) ama sonuçta iki taraf da memnun oluyor :) Burda da pek tabi yabanci arkadas tercih edinki dil'iniz gelissin. Size küçük bi uyari! Eger SARIMSAK kokusuna tahammül edemiyorsaniz Hindistan, Pakistan, Banglades taraflarindan kimseyle eve filan çikmayin!!! :)

*Hotel ve Otel seçenekleri elbetteki her sehirde oldugu gibi Londra'da da var, haddinden fazla üstelik :) bu seçenek 1-2 hafta gelmeyi düsünenler için uygun olabilir Yararlanabileceginiz web siteleri, muhakkak bilmeniz gereken diger ayrintilari da sonraki yazimda yazayim, zaten bunu okurken bile içiniz bayilmistir :)

Saglicakla kalin :)

Copyright © 2009 "İNGİLTERE DE EĞİTİM" All rights reserved. Theme by Tiegma Group.